en iyisi değil ama çalışırken bunu kullanacağını düşündüm. | Open Subtitles | انه ليس أفضل ما تحصل عليه، لاتستطيع أن تصور بها أى صورة و لكنّها جيّدة جدا ، فكّرت أنه يمكن أن تستعملها أثناء تعمل |
Aslına bakarsan kötü bir isim değilmiş, ...ama en iyisi değil. | Open Subtitles | في الواقع ليست أسوأ اسم كنت قد قمت نخرج، ولكن ليس أفضل. |
pek iyi bir iş çıkaramadım ama. | Open Subtitles | , ليس أفضل أعمالي على أية حال أرادت أن تظهر بسن الـ48 |
pek iyi bir zaman değil ancak bir daha ne zaman burada olacağınızı bilemiyorum. | Open Subtitles | إنهُ ليس أفضل يوم لذلك، لكن لا أحد يعرف متى قد تكون هنا مُجدداً |
Doktorluk gibi çilingirciliğim de iyi değildir. Belki bir amaca hizmet edebilirsin yoksa seni Sen Nehri'nin dibine batırırım. | Open Subtitles | ـ صانع أقفال ليس أفضل من طبيب ـ أفعل شيء وألا قذفتك لأسفل نهر السين |
Diğer şehirler de yapar ama kimse bu kadar iyi değildir. | Open Subtitles | المدن تفعلها لكن ليس أفضل مما نفعلها نحن |
Gerçi bizzat başvuru yapmak da daha iyi değil. | TED | حتى التقدم للوظائف شخصيًا ليس أفضل بكثير في الواقع. |
Tamam yapabileceğimin iyisi değil tabii, Radyo Froggy'i ararız Justin Bieber'ın tur yöneticisi olduğumuzu ve bedava bilet dağıttığımızı söyleriz. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل ما لدي لكن نستطيع الاتصال عليه و نقول أننا مديران جستن بيبر و أننا نوزع تذاكر مجانية |
Çocuk oyuncağı değil. Elinden gelenin en iyisi değil. | Open Subtitles | ليست ألعاباً للصغار هذا ليس أفضل ما تستطيع فعله |
Çözüm olarak en iyisi değil ama bir ölüm ilanı yayınlamalıyız. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل حل لكن يمكننا أن ننشر نعي |
Lance Tucker onun için en iyisi değil. | Open Subtitles | لانس تاكر ليس أفضل شيء لها. |
en iyisi değil. | Open Subtitles | هو ليس أفضل. |
en iyisi değil. | Open Subtitles | ليس أفضل شيء |
İyi, fena değil, um, Bir kızla buluşak için gizlice dışarı çıktım ve zor durumda kaldım pek iyi bir mahallede değilim. | Open Subtitles | حسناً، تسللت لمقابلة فتاة و قد أوقفوني و هذا ليس أفضل حي حقاً |
Bakın, açık konuşacağım. Sizinle oynamak bizim çocuklar için pek iyi olmaz. | Open Subtitles | الحقيقة، ليس أفضل شيء لأولادي للعب ضدك |
Ama bu sınırlı kaydı, suçlama yaparak kullanmak pek iyi olmaz. | Open Subtitles | لكن غالبًا انتقاد نفسي ليس أفضل" "استخدام لهذه الرسالة القصيرة |
"Evlat, üçüncü aşamada durmak başarısız olmaktan daha iyi değildir. | Open Subtitles | وقال ، يابُنيّ التوقف عند القاعدة الثالثة ليس أفضل من التّقدم |
Hayır, bilgisiz olmak asla iyi değildir. | Open Subtitles | -إنه أفضل من عدم المعرفة -لا إنه ليس أفضل من البقاء هنا |
Bay Carson, konu hastalığa gelince diğerlerinden daha iyi değildir. | Open Subtitles | السيد "كارسون" ليس أفضل حالاً من أي رجل عندما يتعلق الأمرُ بالمرض |
Ama beyaz hap mavi hap kadar iyi değil. | TED | ولكن القرص الأبيض ليس أفضل من القرص الأزرق. |
Toplum biliadamlarını ahlaklı biliyor, ama açıkça görülüyor ki, çoğumuz politikacılardan daha iyi değil. | Open Subtitles | الشعب يفترض أن العلماء أخلاقيين لكن العديد منا في النهاية ليس أفضل من سياسيين |
Ama Ood'lar yüzünden yukarıda da işler o kadar iyi değil. | Open Subtitles | لكن الأمر ليس أفضل حالاً بالأعلى عندكم بوجود الأوود |
Tamam yapabileceğimin iyisi değil tabii, Radyo Froggy'i ararız Justin Bieber'ın tur yöneticisi olduğumuzu ve bedava bilet dağıttığımızı söyleriz. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل ما لدي لكن نستطيع الاتصال عليه و نقول أننا مديران جستن بيبر و أننا نوزع تذاكر مجانية |