Bu ebeveynelerinin ya da öğretmenlerinin onlara söylediği bir şey değil. | TED | إنه ليس الأمر الذي يخبرهم به والديهم، أو يخبرهم به مدرسيهم. |
Bütün cevaplara sahip olmadığının farkına varmak kötü bir şey değil. | Open Subtitles | ليس الأمر سيئاً أن تكتشف أنكَ . لا تمتلك كل الإجابات |
kusursuz teknoloji gibi modern şatafatlı yatırımlar için, gelişmekte olan piyasalarda mikrofinans için veya Brooklyn'deki gibi zanaat fırınları için değil. | TED | ليس الأمر مجرد استثماررائع مثل التكنولوجيا النظيفة أو التمويل الأصغر في الأسواق الناشئة أو المخابز الحرفية في بروكلين. |
Gizli bir şey yok. Kız kardeşime mektup yazıyorum. | Open Subtitles | ليس الأمر سراْ,أنا أكتب رسالة الى شقيقتى |
Skandalla ilgisi yok, bu yaştan sonra bir kızım olduğunu öğrenmekle ilgili! | Open Subtitles | ليس الأمر يتعلق بالفضيحة .. دعى هذا جانباً أنا عندى إبنه فى نصف عمرى |
Ondan değil. Hayırseverlik yapmak sorun değil... | Open Subtitles | ليس الأمر كذلك أنا لا أدخر جهداً في المساعدة في قضية إنسانية |
Pes ediyorum. Ben polis olmak için uygun biri değilim. Yapma ahbap, o kadar da zor değil. | Open Subtitles | ــ لست ملائماً لأكون شرطياً ــ بربك، ليس الأمر بهذه الصعوبة |
Biraz huzur ver baba. Söyledim, öyle bir şey değildi. | Open Subtitles | هون عليك يا أبي لقد أخبرتك مسبقا, ليس الأمر كما يبدو لك |
Sırf hafıza kaybı da değil. Zaten olayın hafızasıyla alakası yok. | Open Subtitles | .ليس الأمر فقد منوطاً بفقدان الذاكرة .حتى أنه ليس متعلقاً بذاكرتها |
Sanki annem değilmişsin gibi... Eğer devam edersen evden kaçarım. | Open Subtitles | ليس الأمر و كأنك أمي، إذا واصلتي هكذا، سأهرب. |
- Seni, uyarıyorum. - Sandığın gibi değil. Sadece bu çağrıyı bitirmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أحذركِ، ليس الأمر هكذا أنا أريد إنهاء هذه المكالمة فحسب |
Abartılacak bir şey değil. Burada her gün benzer sorunlarla karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | ليس الأمر عظيماً, نحن نتعامل مع مسائل مشابهة كل يوم هنا. |
Seninle ilgili bir şey değil ... ama benim için de mahsuru olup olmadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | ليس الأمر بشكل شخصي لكنني لست متأكدة من أن هذا مناسب لي |
- Bu daha fazla almak hakkında bir şey değil. Onlara ihtiyacımız yok! | Open Subtitles | ليس الأمر هو الحصول على المزيد الأمر أننا لا نحتاجهم |
Şimdi şu piç kurularını bulup kafalarına sıkalım. O kadar zor bir şey değil. | Open Subtitles | ولأن فلنجد أولئك الحقيرين وحسب تبا, ليس الأمر بهذه الصعوبة |
Üzgünüm. Kişisel bir şey değil. Sadece rahatsız oluyorum. | Open Subtitles | آسف، ليس الأمر شخصياً، الأمر يزعجني، أنا آسف. |
Size karşı olduğum için değil, oyun ile ilgisini anlamadım. | Open Subtitles | ليس الأمر شخصياً لكنني لا أرى صلته بصد القرص |
Yalvarıyorum, geri al sözünü ve öyle bir şey yok, de. | Open Subtitles | أتوسل إليك كذب نفسك وقل ليس الأمر كذلك |
Eğitimle ilgisi yok David, bu genetik. | Open Subtitles | ليس الأمر بالتعليم يا ديفيد انها المورثات |
Hayır,hayır Ondan değil.Kimse onun tam olarak nereden geldiğini bilmiyor. | Open Subtitles | لا ، لا ليس الأمر كذلك لا أحد يعلم من أين أتى بالضبط |
Tabii ki Daniel'ın çektiği dayanılmaz acılar nedeniyle mutlu değilim,... ..ama bunun gibi bir fırsatın çıkmasını uzun zamandır bekliyordum. | Open Subtitles | ليس الأمر أننى سعيد لكون دانيال يعانى من آلامه الرهيبة لكننى كنت أتطلع لإجازة كهذه منذ زمن طويل |
Kendisi için çaldığı bir şey değildi. | Open Subtitles | ليس الأمر وكأن أبي كان يسرق لنفسه. |
Hayatım, sorun o değil. Onunla hiçbir alakası yok. | Open Subtitles | حبيبي ، ليس الأمر كذلك ليس للأمر علاقة بذلك |
O kadar da kötü değil. Bu Jasper Johns. Burada cetveliyle alıştırma yaptığını görüyoruz. | TED | ليس الأمر سيئاً للغاية هذا جاسبر جونز. نرى هنا أنه كان يتدرب على استخدام المسطرة |