"ليس بالأمر" - Traduction Arabe en Turc

• bir şey yok
• Sorun değil
• olay değil
• birşey değil
• şey değil
• mesele değil
• Önemli değil
• O kadar

Büyütülecek bir şey yok. Büyütülecek bir şey yok mu?
كان علي أن أملأ بعض الأوراق , ليس بالأمر الهام

Bence mezunlar günü arkadaşlarına poponu göstermende abartılacak bir şey yok.
بالنسبة لي إن مرحكَ مع أصدقائك من الكلية ليس بالأمر الجلل

Benden daha uzunsun. Sorun değil.
تريدين ان تقولِ انكِ اطول مني ليس بالأمر الجلل ..

ikinci folyoyu üretim sürecine eklemek büyük bir olay değil fakat ardından dış yüzey elemanı güneş enerji paneli içerir ve elektrik üretebilir.
إنه ليس بالأمر الكبير أن تقوم بإضافة رقاقة ثانية في مرحلة الإنتاج، فبهذا تصبح عناصر الواجهات تحتوي على خلايا شمسية وتنتج طاقة كهربائية.

Yani bu öyle masandan sessizce okumak isteyeceğin birşey değil.
أعني أنه ليس بالأمر الذي تود قرأته بهدؤ على مكتبك

Gezegen için buzdan yoksun olmak yeni bir şey değil.
للكوكب ، إذا أصبح بلا جليد فهو ليس بالأمر الجديد

O zaman bir e-mail daha yaz. Kayıtları düzelt. Büyük bir mesele değil.
لذا قم بإرسال بريدا آخرا و أصلح به الوضع ذلك ليس بالأمر العظيم

Bay O kadar Da Önemli değil'in yeni yıl çanını çalacağını biliyor musun?
ليس بالأمر الكبير قد طلب منه أن يقوم برن جرس العام الجديد ؟

önemli bir şey yok. her şey yolunda benimle tartışmayı keser misin artık!
ليس بالأمر المهم. لا بأس. حسنا, هل يمكنك رجاءً التوقف عن الجدال معي؟

Bana bir form doldurttular. Büyütülecek bir şey yok.
كان علي أن أملأ بعض الأوراق , ليس بالأمر الهام

Dur ben sileyim. Birkaç damla sadece, önemli bir şey yok.
دعيني أمسحها لكِ أوقعت القليل, ليس بالأمر الهام

Tabii ki kutlarsın. Büyütülecek bir şey yok. Sadece bir yıl daha yaşlanıyorum.
ليس بالأمر الهام إنها الطريقة التي نشأت عليها فحسب

Çok bir şey yok ama şapkalarınızı asmaya yeter.
ليس بالأمر الكثير لكنه مكان لتضعوا أغراضكم

Madem O kadar büyütecek bir şey yok, arkanızdan koşup geldiğimde neden bu herif bana deli gibi bağırıp bagaja tıktı?
ليس بالأمر الهام , لماذا عندما تتبعتكم هو صرخ في وجهي ووضعني داخل الصندوق الخلفي

Birilerinin eve girmesinden endişeniyorsun ama onları eve davet etmek Sorun değil mi?
أنتم قلقون حول بعض الوظائف الملغية لاكن دعوتهم إليها ليس بالأمر الكبير؟ .. جوش .. أنا فقط أقول

Sorun değil. Meşgul müydün?
ليس بالأمر الجلل، لم تعدي رقم ثلاثة على قائمتي

-Benim için iyi. Onun için Sorun değil.
هذا جيد لي، وله، ليس بالأمر المهم حقاً

Tamam. Eski kız arkadaşlarımın eşyalarını hala bulundurmam hiç de büyük bir olay değil.
حسناً ، صحيح أنني لازلت أحتفظ بأشياء من صديقاتي السابقات لكنه ليس بالأمر الكبير

Biraz makyaj malzemesi, büyütecek birşey değil.
والقليل من مستحضرات الزينة ليس بالأمر الجلل

Karımla kavga ediyorum. Bu hiç eğlenceli bir şey değil.
لقد تشاجرت مع زوجتي، حسناً، و هذا ليس بالأمر الطيب.

Hayır, sadece lise mezunu olmamak O kadar büyütülecek bir mesele değil.
كلا إِن الأمر فقط إِنّ التخرج من المدرسة الثانوية ليس بالأمر الهام

Çok hoş bir şey değil ama çok da Önemli değil.
ولا اتذكر شيئا عن هذا لا يمكن ان يكون هذا سارا ولكنه ليس بالأمر الهام, انها مجرد احلام سيئة

Sorun olmaz. Sadece bir kaç yeni yetme O kadar.
ليس بالأمر الصعب، إنهم مجموعة من الزنوج من الطبقة الدنيا