"ليس بذلك" - Traduction Arabe en Turc

    • o kadar
        
    • pek de
        
    • kadar da
        
    Hadi ama anne. Fransız yemekleri o kadar kötü değildir. Patates kızartması ısmarla. Open Subtitles بالله عليك أمي الطعام الفرنسي ليس بذلك السوء ، فقط أطلبي رقائق شيبس
    Hadi, bununla baş edebilirsin. o kadar da kötü değil. Open Subtitles هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء
    o kadar da kötü değil ya. Dert yanıyorum işte. Open Subtitles الأمر ليس بذلك السوء فعلا انا انفس عن غضبي فقط
    Bu arada, bu ölülerle konuşma işi aslında pek de büyük marifet sayılmaz. TED بالمناسبة ، فإن التحدث مع الموتى ليس بذلك العمل الكبير.
    Öyle düşünüyorsun. Ama yaptığın zaman o kadar da kötü değil. Open Subtitles تظنين ذلك، لكن عندما تقومين بذلك ستكتشفين أنه ليس بذلك السوء.
    Zorla mı? o kadar da kötü değil. Tükenmişlik baş göstermişti. Open Subtitles في الواقـع , إنـهُ ليس بذلك الـسوء كـان مجدر إرهـاق فحـسب
    Bu veya şu şekilde çalışmaları o kadar da önemli değil. TED و هو ليس بذلك الفرق الكبير, حقاً, عندما يعملون هكذا, أو حتى هكذا.
    Kendini aldatma tatlım. O delidir ama o kadar da değil. Open Subtitles لا تخدعي نفسك, انه مجنون لكن ليس بذلك الجنون, و هو يحبني
    Babam o kadar derin değildir. O bu tür bağlantılar yapamaz. Open Subtitles والدي ليس بذلك العمق إنه لا يفعل تلك الروابط
    Hey, dinle. Eğer iş arama konusunda ciddiysen, elma toplamak o kadar da sıkıcı değil. Open Subtitles أنظر إذا كنت جاد بخصوص الحصول على وظيفة قطف التفاح ليس بذلك الملل
    Evet, o kadar da kötü değil. Open Subtitles إنه ليس بذلك السوء.. أبدو بشكل اسوأ مما أشعر به
    Kemiklerim olmaması sizi biraz endişelendirmiş olabilir ama baştan söyleyeyim, o kadar da kötü değil. Open Subtitles أنا اعلم أن هذا سيقلقكم بخصوص عدم وجود عظام لكي أنا اخبركم إنه ليس بذلك السوء
    Tekneye ulaşmalıyız. o kadar uzak değil. Open Subtitles يجب أن نصل الى القارب انه ليس بذلك البعد
    Diğer insanların neler çektiğine baktığınızda, o kadar da hayal kırıcı olmadığını görürsünüz. Open Subtitles ولكن ، إنه ليس بذلك الصعوبة إذا نظرت من حولك وشاهدت ما على الناس أن يتعاملوا معه
    Bunun kedinle ya da oyuncak ayınla konuşmaktan pek de bir farkı yok. Open Subtitles الامر ليس بذلك الاختلاف من التحدث مع قطتك او مع لعبة دب
    Pislik, diri diri gömülme ihtimali hissi ve çürümüş et kokusu hissi dışında, burası pek de fena değil. Open Subtitles أتعلم, باستثناء القذارة الإحساس الموشك بالدفن حيًا وإستنشاق الميتة المتعفنة ليس بذلك السوء هنا
    Sen de bir erkek için pek de fena değilsin. Open Subtitles وأنت أيضاً ليس بذلك السوء بالنسبة لرجل.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus