Çalışanlarınla olan sorunun sebebi de bu zaten George ie hiç bir alakası yok. | Open Subtitles | لهذا تعانين من مشاكل مع العاملين لديك، ليس بسبب جورج. |
Ve bu, elektron mikroskobumuzla ya da yerleştirme sınıflarımızla ilgili değil. | Open Subtitles | ليس بسبب أن لدينا مجهر ألكتروني أو تعليمنا المتقدم |
Hayır, muhtemelen terapiye gidecektir ama bu yüzden değil. | Open Subtitles | كلا، من المحتمل ان ينتهي بها المطاف في العلاج النفسي، ولكن ليس بسبب ذلك |
Benim şarkıyı çıkarmamın sizin her açıdan kusursuz olan performansınızla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | قراراي بقص الأغنية ليس بسبب آدائك و الذي كان مميزا |
Bu herkesle beraber oldukları için değil, bilgi olmadığı için. | TED | وهذا ليس بسبب الاختلاط الجنسي العشوائي، بل بسبب قلة العلم. |
- Yargıç, jüri ve cellat olmaya çalışasın diye değil. | Open Subtitles | ليس بسبب محاولتك أن تكون قاضيا ومحكما ومنفذا |
Bunun Kardeşlik Kanunu'yla bir alakası yok ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس بسبب رمز الأخوه، وتعلم ذلك |
Bunun Kardeşlik Kanunu'yla bir alakası yok ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس بسبب رمز الأخوه، وتعلم ذلك |
Oyunlarıyla alakası yok bunun en azından internetten arkadaş ediniyor. | Open Subtitles | ليس بسبب الألعاب, فهو على الأقل محظوظ بأن لديه أصدقاء على الإنترنت |
Yani konu parayla ilgili değil de ruhani aydınlanmayla mı ilgili? | Open Subtitles | اذا هذا ليس بسبب المال؟ يتعلق بالتنوير الروحاني؟ |
Miho'ya evlenmen için umut etmem sadece babana verdiğim sözle ilgili değil. | Open Subtitles | ليس بسبب الوعد الذى قطعته لوالدك فحسب "بل لأننى أتمنى أن تتزوج "ميهو |
Bu yalnızca tablo veya Buckland'ın yeni felsefesiyle ilgili değil. | Open Subtitles | هذا ليس بسبب اللوحة أو بسبب نظام " باكلاند " الجديد |
Hayır o yüzden değil. | Open Subtitles | ليس بسبب ذلك, لقد رفضوني لأنه قام بالتعارك مع أحد السجناء |
Yani,pisliksin ama bu yüzden değil. | Open Subtitles | انا اقصد , انتي غبية , لكن ليس بسبب هذا الفحص |
Bunun insan olmamanla bir ilgisi yok. Benim insan olmamla bir ilgisi var. | Open Subtitles | ان هذا ليس بسبب انك لست بشرية بل لانني انا بشري |
İnsanlar gerçekten yabancı bir dil öğrenmek istiyor. Ve sadece okulda yapmak zorunda oldukları için değil. | TED | اشخاص يرغبون وبشدة في تعلم لغات اخرى وذلك ليس بسبب ارغامهم على القيام بذلك في المدرسة |
Glenn, bitti. Hayır, Yahudisin diye değil. Bir çok insan mumları ve minivan arabaları sever. | Open Subtitles | لا ليس بسبب انك يهودياً الكثير من الناس يحبون الشموع والعربات الصغيرة |
Siyahi kızların oransız olarak okullardan uzaklaştırıldıkları bir krizin içindeyiz. Okulun güvenliğine karşı muhtemel bir tehdit olmalarından dolayı değil; okulları, genellikle ceza ve ötekileştirme mekanı olarak deneyimlediklerinden dolayı. | TED | نعيش كارثة حيث الفتيات السوداوات يدُفعن بشكلٍ غير ملائم بعيدًا عن المدارس، ليس بسبب تهديد وشيك تواجهنه بالذهاب بأمان إلى المدرسة، ولكن بسبب أنهن يجدن المدارس كثيرًا كمكان للعقاب والتهميش. |
İnanılmaz derecede kokuşmuş bir şehirdi. Sadece bu foseptikler yüzünden değil, şehirdeki hayvan sayısının çokluğu da insanları şoke edecek dereceydi. | TED | لأنها كانت مدينة غاية في التعفن. ليس بسبب تلك الآبار فحسب, بل بسبب الأعداد المهولة من الحيوانات التي تعج بها المدينة. |
sırf burada ÇÖM yok diye, sen ders veremezsin diye bir kaide yok. | Open Subtitles | أتعلمين, ليس بسبب عدم وجود مركز تعليم للأولاد هنا أنك لا توفرينه لأبنائنا |
Günümüzün yerbilimcileri olarak bu sıra dağ üzerine olan ilgimiz, sadece onun gezegende baskın inanılmaz boyutlarından ötürü değil aynı zamanda onun dünyanın dış kabuğunun oluşumundaki rolünden kaynaklanıyor. | TED | وأهتمامنا بهذه الجبال, كما قام علماء هذا العصر, ليس بسبب ضخامة حجمها ولكن لدورها في تكوين الطبقة الخارجية للأرض. |
Yaptığım evliliklerinden. Bak, annenle ilgili değildi. | Open Subtitles | من وقت قضاء العقوبة إسمع ذلك ليس بسبب أمك |
Lütfen bana bunun senin başına açtığım olaylar yüzünden olmadığını söyle. | Open Subtitles | أرجوك، أخبرني أنه ليس بسبب الدراما التي عرضتك لها. |
Doktorlara rağmen, doktorlar sayesinde değil. | TED | بالرغم من تضايق الأطباء، فهذا ليس بسبب الأطباء. |