Bu bir sır değil. Bunu nasılsa öğreneceksiniz. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس بسر ستكتشف هذا على أية حال |
Gölün bu yakasında yaşayan herkes için, bu bir sır değil artık.. | Open Subtitles | والذي اصبح ليس بسر علي اي احد علي جانب البحير |
Kadınların güçlü erkeklerden hoşlandıkları bir sır değil ve lütfen üstüne alınma ama mezun olmadan önce birkaç haftadan... | Open Subtitles | أقصد، إنه ليس بسر أن المرأة تحب الرجل في مركز القوة، ولا تأخدي هذا سخصياً، لكن قبل أن أتخرج، أود أن أحصل |
John Alden'ın bize, inandığımız her şeye, azizlerden müteşekkil püriten cemaatimize karşı, soğuk ve inatçı bir kini olması sır değil. | Open Subtitles | أنه ليس بسر أن جون ألدن لديه كراهيه عميقة تجاهنا بسبب ما نعتقد به |
Evimizi katı kurallarla yönettiğin bir sır değil baba. | Open Subtitles | إنه ليس بسر أنك حكمت المنزل بقبضة من حديد يا أبي |
Hey ayrılırım, hemen ayrılırım hem de paranın onun ailesinden geldiği sır değil. | Open Subtitles | لكن, مهلاً, لكنت... لكنت هربت بغمضة عين لكنه ليس بسر, أن المال يأتي من عائلتها |
sır değil. - Woody ile çalışacağız. | Open Subtitles | أنه ليس بسر, أنا أدرس مع واودي |
Bu sır değil ki. | Open Subtitles | ذلك ليس بسر لقد وضحنا الأمر لمديرك |
Yani, bu bir sır değil. | Open Subtitles | اقصد انه ليس بسر |
Williams ile sıkı bir şekilde anlaşmaya varmaya çalıştığım... bir sır değil. | Open Subtitles | انه ليس بسر حاولت جاهدا لأنجز أتفاق مع (الوليامز) |
Emmy'den hoşlandığım bir sır değil ama onu etkilemek için... gerekeni yaparsan önünde duracak değilim. | Open Subtitles | (إن هذا ليس بسر ، إني معجب بـ (إيمي لكنني لن أقف في طريقك لتفعل ما تحتاج لفعله |
McLane'in Federal Ajanlar Beşlisi'nden olduğu bir sır değil. | Open Subtitles | الأمر ليس بسر أن (ماكلاين)كان من الفيدراليين الخمس |
Yaptığım şey bir sır değil. | Open Subtitles | ما أفعله ليس بسر |
Carl'la konuştuk. sır değil yani. | Open Subtitles | - أتحدث أنا و(كارل) ، وهذا ليس بسر - |
Ben, senden çok hoşlandığım sır değil. | Open Subtitles | يا (بن) الامر ليس بسر فأنا معجبة بك |
BU bir sır değil. | Open Subtitles | إنّه ليس بسر. |