"ليس سبب" - Traduction Arabe en Turc

    • sebep değil
        
    • için gelmedim
        
    • gelmedik
        
    • neden değil
        
    • amacı değildi
        
    • sebebim değil
        
    • yüzden gelmedim
        
    • onun için
        
    Kızgın seks harika olabilir. Bu, yanlış yolu seçmek için bir sebep değil. Open Subtitles فالجنس الغاضب رائع لكن هذا ليس سبب لفعل ذلك
    Can simidinmişim gibi bana tutunman için bir sebep değil bu! Open Subtitles لكن هذا ليس سبب بأنك تظهر بوجهي كأني فرصة حياتك
    Bu-- -Beni ilgilendirmez. Bunun için gelmedim. Open Subtitles لسنا مخربين ، ليس هذا من شأني و ليس سبب تواجدي هنا
    İyi vakit geçireceğimize eminim. Ama biz, bunun için gelmedik. Open Subtitles أنا متاكد اننا سنحظى بوقت طيب لكن هذا ليس سبب قدومنا إلى هنا
    Babamın gelip bizimle yaşamasından gerçekten mutluluk duyardım ama bu yeteri kadar iyi bir neden değil. Open Subtitles أعني, سيجعلني سعيدة جدا لكون أبي يعيش معنا لكن ذلك ليس سبب كافي
    Evet, şey, idam için sağlıklı olduğunu bildirmek tıp okumamın amacı değildi. Open Subtitles نعم، حسناً، إعلام الولاية أن صحتك جيدة للإعدام ليس سبب التحاقي بكلية الطب
    Ama bu, aslında bu hikâyeyi anlatma sebebim değil. TED ولكن هذا ليس سبب سردي لهذه القصة.
    O yüzden gelmedim buraya. Bunlara bir bakmanı istiyorum. Open Subtitles هذا ليس سبب وجودي هنا، أردتك أن تلقي نظرة على هذه
    Ama bu kendinizi şimdi riske atmanız için bir sebep değil. Open Subtitles ولكن هذا ليس سبب لوضع نفسك في خطر الآن
    Anne! Hadi ama, bu randevunu bitirmek için bir sebep değil. Open Subtitles امي،بربك هذا ليس سبب لانهاء موعـد..
    Kalmam için yeterli bir sebep değil. Open Subtitles هذا ليس سبب كافي لي لأبقى
    Evet. ama bu yeterli bir sebep değil. Open Subtitles نعم. ذلك ليس سبب كفاية
    Bu bir sebep değil. Neye karşı öfkelisin? Open Subtitles ذلك ليس سبب مما أنت غاضب من؟
    Yani, montumu unuttum ama buraya onun için gelmedim. Open Subtitles اعنى انى نسيت فعلا معطفى ولكنه ليس سبب رجوعى
    - Evet, öyle. Ama onun için gelmedim. Open Subtitles أجل، أنت كذلك، لكن هذا ليس سبب وجودي هنا.
    Her ne kadar, akşam yemeğimin kafeste dövüştürülmesini izlemenin neresinin eğlenceli olduğunu anlamasam ve bunu tasvip etmesem de, buraya bunun için gelmedik. Open Subtitles الآن، أنا غير متفق ولا أشعر بالمرح لرؤية عشائي يتصارع خلف قفصه الحديديّ، هذا ليس سبب حضورنا هنا
    Bu, bir çocuğu atmak için yeterli bir neden değil! Open Subtitles ذلك ليس سبب مقنع للتخلي عن الطفلة
    Evet, şey, idam için sağlıklı olduğunu bildirmek tıp okumamın amacı değildi. Open Subtitles نعم، حسناً، إعلام الولاية أن صحتك جيدة للإعدام ليس سبب التحاقي بكلية الطب
    Bu seni çağırma sebebim değil. Open Subtitles هذا ليس سبب إتّصالي بكِ للقدوم
    - Söylemediğini biliyorum. O yüzden gelmedim. Open Subtitles ...أعرف أنّكِ لم تفعلي هذا ليس سبب وجودي
    Tamam, evet o oradaydı fakat ben onun için gitmedim. Open Subtitles حسناً ، نعم ،كان هناك ولكن هذا ليس سبب ذهابي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus