Genelde insanların üstünde olabilecek bir şey değil, değil mi? | Open Subtitles | حسناً هذا ليس شيء يمشي حوله العوام أليس كذلك ؟ |
Kendini demode ahlak kurallarıyla yaşar halde bulmak iyi bir şey değil. | Open Subtitles | أنه ليس شيء جيد أن نجد أنفسنا بواسطة رمز بالي من السلوك |
Fakat bir rüya Güneş doğduğunda unutulması gereken bir şey değil mi? | Open Subtitles | لكن الحلم , ليس شيء ينسي عندما تشرق شمس اليوم التالي ؟ |
Öyle bir şey yok. | Open Subtitles | . هذا ليس شيء حقيقي . لقد اتصلت بكم جميعا |
Bence beden de zihin gibi fiziksel bir şey değildir. | Open Subtitles | العقل ليس شيء فيزيائي كما باقي أعضاء الجسم |
Bu gizli saklı bir şey değildi, ama bilinmesini de istemezdi. | Open Subtitles | هو ما كان سري، لكنّه ليس شيء أعلن أمّا. |
Norman Rockwell’in eserleri oturma odalarına ve banyolara asılır, bu yüksek sanat olarak nitelendirilebilcek bir şey değil. | TED | لوحات نورمان راكويل تعّلق في غرف المعيشة ودورات المياه، وهو ليس شيء يمكن اعتباره فنا راقيا. |
bu da su altında şiddetle kasılmanıza neden olur; su altında olabilecek pek iyi bir şey değil. | TED | يجعلك متشنج تحت الماء، ليس شيء جيد أن يحدث تحت الماء. |
O bayanın lafına göre bir terslik olursa bunu kırmamız gerekiyormuş ama tuhaf şeyler olduğunu biliyorum ama sırf onun lafı için de kırılacak bir şey değil. | Open Subtitles | على حسب تلك الانسة ان حدث شيء فعلينا تحطيمها حتى و ان كانت الامور غريبة لكنه ليس شيء يمكننا تحطيمه فقط بسبب ما قالته |
Eğer uyuşturucuyu Senor Espastico Kacobo'nun içinde... kaçırmayı istiyorsanız bu yeni bir şey değil. | Open Subtitles | إذا كنتي تريدين تهريب المخدرات في سينور إسباتيكو جاكوبو هذا ليس شيء جديد، سيدتي |
Eğer uyuşturucuyu Senor Espastico Kacobo'nun içinde... kaçırmayı istiyorsanız bu yeni bir şey değil. | Open Subtitles | إذا كنتي تريدين تهريب المخدرات في سينور إسباتيكو جاكوبو هذا ليس شيء جديد، سيدتي |
Bu gemiyi kaybedersem müdür hiç mutlu olmaz ve bu iyi bir şey değil. | Open Subtitles | لو فقت إدارة هذه السفينة، لن أكون سعيد، هذا ليس شيء جيدا. |
Sizin yaşınızdaki kadınlar demek kötü bir şey değil. | Open Subtitles | أعني إنه ليس شيء سيئ لقول: النساء في عمرك |
Masum olup da hapiste olmak yeni bir şey değil. | Open Subtitles | أتعلمون، إنه ليس شيء جديد أن تكون في السجن وأنت رجل بريىء |
Niye yeni bir şey değil, örneğin kayıp çocuk ihbarı, bilmiyorum, yeni bir ceset. | Open Subtitles | لمَ ليس شيء جديد؟ مثل تقرير طفل مفقود أو جثة حديثة؟ |
Tek dediğim bu. Büyütülecek bir şey değil yani. Tabii, tabii. | Open Subtitles | كل ما اقوله هو أنه ليس شيء كبير انظر أحتاجك أن تفهم هذا , اوك ؟ |
İnan bana, ikincisi imrenilecek bir şey değil. | Open Subtitles | ليس في عائلته و ثقي بي، الجزء الثاني ليس شيء يستحق الطمع |
Düzeltemeyeceğim bir şey değil. Daha sonuçları anons etmediler. | Open Subtitles | هذا ليس شيء لا أستطيع إصلاخه لم يعلنوا نتائج الأصوات حتّى الآن |
Görünüşe göre yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو بأنه ليس شيء يمكنني القيام به بعد الأن |
Bir şey yok. | Open Subtitles | أنه ليس شيء مهم |
Bence beden de zihin gibi fiziksel bir şey değildir. | Open Subtitles | العقل ليس شيء فيزيائي كما باقي أعضاء الجسم |
Duygusal değeri olan bir şey değildi, değil mi? | Open Subtitles | هو ليس شيء له قيمة عاطفية ,أليس كذلك؟ |