Evlendiğini ve UNO'da öğretmen olduğunu duydum, doğru olmadığını söyle bana. | Open Subtitles | سمعت بأنَك تزوَجت وتدرَس في الأمم المتَحدة، أخبرني بأنَ ذلك ليس صحيحاً |
Aman Tanrım! Michael, bunun doğru olmadığını söyle! | Open Subtitles | يا الهي . مايكل اخبرني بأن هذا ليس صحيحاً |
Bu doğru değil tatlım. Bunaltıcı bir Broadway oyunu yazabilirsin belki. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً يا عزيزتي، يمكنك أن تؤلفي مسرحية كئيبة دوماً |
Cumartesi okul çok yanlış. İç saatimi mahvetti. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً, مدرسة فى يوم السبت ذلك يعبث بساعتى البيولوجية |
- 24 nükleer füzemizin tamamı aktif oldu. - Bu doğru olamaz. | Open Subtitles | ـ لقد تم تفعيل جميع الـ24 الرؤوس النووية ـ هذا ليس صحيحاً |
yeterince ödeme yapmadın. Belkide bu doğru değildir. | Open Subtitles | لن تستطيعين أن تدفعي لي ما يكفي حسناً، ربما هذا ليس صحيحاً |
- Doğru değil. - Bak Mark bana Londra'dan ne getirmiş. | Open Subtitles | ـ ليس صحيحاً ـ انظر ما الذي أحضره مارك لي من لندن |
Abin kendini güçlü bir konumda sanıyor fakat öyle değil. | Open Subtitles | يحسب أخوك أنه في مركز قوّة ولكن هذا ليس صحيحاً |
Ama o konuda da pek iyi degilim. dogru degil bu. | Open Subtitles | ـ لكني لست بارعة في ذلك أيضاً ـ هذا ليس صحيحاً |
Bunun doğru olmadığını biliyorum Bir aşığınız yoktur. | Open Subtitles | أنا أعلم أن ذلك ليس صحيحاً وأنك لا أحد لك |
doğru olmadığını söyle. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً أخبرني إنه لا شيء من هذا صحيح |
Bunu deneme bile. doğru olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | لا لا تحاول هذا أنت تعرف أن هذا ليس صحيحاً |
Bu doğru değil. Burada dikilmiş hayal ürünü oyunlar oynayamayız. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً ، لايمكننا الوقوف هنا فحسب لنقوم بالتظاهر |
Mesele şu, Bu doğru değil. Bunu söylemenin önemli olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | المهم ، أنه ليس صحيحاً ظننت أنه مهم أن أقول هذا |
Bir şeyler yanlış. Hafızası gitmişe benziyor. | Open Subtitles | حسناً ، هناك شيئاً ما ليس صحيحاً يبدو أن ذاكرتها قد ذهبت |
Eğer bu doğru değilse, lütfen bana nasıl yanlış olduğumu gösterin, özür dileyeceğim! | Open Subtitles | ولو هذا ليس صحيحاً من فضلك أرني خطئي وأنا سأعتذر |
Bu doğru değil, bu doğru olamaz. | Open Subtitles | لا، هذا ليس صحيحاً لا يمكن أن يكون صحيحاً |
İlk görüşte aşk her zaman doğru değildir. | Open Subtitles | الحب من النظرة الأولى ليس صحيحاً دائماً. |
- Benim tek istediğim sensin. - Doğru değil bu. | Open Subtitles | ـ كل ما أريده هو أنتِ ـ ذلكَ ليس صحيحاً |
Her ne kadar Iwo Jima kahramanları olarak görülsek de durum öyle değil. | Open Subtitles | كما تدعوننا ابطال ايوو جيما وهذا ليس صحيحاً |
Bu dogru degil, degil mi? Aslinda su taziyi gormedin. | Open Subtitles | ذلك ليس صحيحاً أنت لم ترى الكلاب البرية تلك، صحيح؟ |
Deli olduğuna inanmıyorum, ama söylediklerin gerçek değil. | Open Subtitles | لا أصدق انك مجنون لكن ما تقوله ليس صحيحاً |
Bu mahkumun beynini yıkayıp doğru olmayan bir şeyi, doğru gibi göstermeye çalıştığınız bir halüsinasyon mu? | Open Subtitles | هل هذا نوع من أنواع " سي اوب "ّ حينها تحاولي غسل دماغ السجين وإرغامه على تصديق شيء ليس صحيحاً ؟ |
Coral sana ne söyledi bilmiyorum ama her ne söylediyse, bu doğru değildi. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا قالت لكِ كورال. ولكن مهما يكن ما قالته لكِ، ليس صحيحاً. |
Bu hiç doğru değil. Özel ofisleri kilitli tutmak protokole aykırı. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ليس صحيحاً ،هذا ضد المراسم لإبقاء المكاتب الخاصة مغلقة |