"ليس لأجل" - Traduction Arabe en Turc

    • için değil
        
    • için olmaz
        
    • için değildi
        
    • için olmadığı
        
    Babanın kendisiyle konuşmayı bırakan eski kız arkadaşı için değil. Open Subtitles ليس لأجل صديقك الاب التى لا تتحدث إليه على الأطلاق
    Şu yüzden bu hikâyeyi seviyorum, mutlu sonu için değil ama birisinin dikkatli bir şekilde doğru hedefi seçip her yıl ona bağlı kalmasını anlatıyor. TED وسبب حبي لهذه القصة ليس لأجل النهاية السعيدة، لكنها تظهر شخصًا اختار الهدف الصحيح بعناية، ثم التصق به عامًا بعد عام.
    Mickey için duyduğun suçluluktan değil. İnsanlar için, ünvan için değil, para veya benim için de değil - kendin için. Open Subtitles ليس لأجل الناس أو أبننا أو انا فقط لأجلك أنت
    Sabahları yıkandığımda bunu yaşamdan zevk almak için yapıyorum, film çekmek için değil. Open Subtitles وعندما أغتسل سأغتسل من أجل الإستمتاع في الحياة ليس لأجل صناعة الأفلام
    Müzikleri için değil ama tarihi binaları korumak için gösterdikleri bitmez tükenmez çaba için. Open Subtitles نعم ، ليس لأجل أغانيهم ، بل لأفعالهم الجاهدة بالمحافظة على المباني التاريخية
    Bu robot için değil robotu yöneten kişi için. Open Subtitles ليس لأجل الآليين. إنّها لأجل الرجل الذي يتحكم بالآلي.
    Çünkü ben iş için giyiniyorum, aptal şeyler anlatmak için değil. Open Subtitles لأني أفعل هذا من أجل العمل ليس لأجل التحدث عن أشياء غبية
    Ona öğrettiklerimi yalnızca korunmak için değil, kötülük için de kullanıyor. Open Subtitles إنه يستغل ما علمته، ليس لأجل حمايته الخاص. لكن للشر.
    Orta derecedeki dalmalar için yapıldı, derin deniz araştırmaları için değil. Open Subtitles لقد قمت بإنشاء غواصة اعماق ليس لأجل إستكشاف الأعماق فقط
    Sadece sakinleştirici bir ses tonuyla konuşuyorum. Senin menfaatin için değil. Open Subtitles أتحدّث بصوتٍ هادىء ليس إلا ليس لأجل منفعتكَ
    Oyun açılış alkışlarını ve havalı korna almak için değil sadece. Open Subtitles وهذا ليس لأجل التصفيق وزمارة بدأ المباراة
    Durmaksızın benimle alay etsen de, bu kendini üstün gördüğün için değil. Open Subtitles انت تسخر بشكل غير متوقف لكن ذلك ليس لأجل تعظيم الذات
    Evet ama gecenin bir yarsı girip prezervatiflerini çalmak için değil. Open Subtitles - أعلم, لكن ليس لأجل التسلل في منتصف الليل وسرقة الواقيات.
    Huzurevi sakinleri için değil tabii, çalışanlar için. Open Subtitles ليس لأجل النزلاء بل لأجل الموظفيين والعاملين
    Bu kadınları seks için değil, daha iyi bir şey için kaçırdı. Open Subtitles لذلك اختطف أولئك النسوة ليس لأجل الجنس لكن لأمر أفضل
    İnsanlar matematik aşkı yüzünden bu sorularla ilgileniyor, yeni bir uygulama bulmak için değil. Open Subtitles يحتاج الناس إلى حلها ليس لأجل التطبيق بل حباً بالرياضيات
    Richie veya senin için değil, bu Dünya'da bana kalan son iki kişi için. Open Subtitles ليس لأجل، ليس لأجل ثرواتك بل للإثنان الذين بقيا لي في هذا العالم
    Para veya unvan için değil. Adaletin yerini bulması için. Open Subtitles ليس لأجل المال أو اللقب، ولكن لأجل العدالة
    Geri adım atmayacağız. 210.000 dolar için olmaz. Open Subtitles لن نذهب بعيداً ليس لأجل 210ألفاً
    Ben dört yıl bale dersi aldım Kate, bunun için değildi! Open Subtitles أخذت أربع سنين في دروس الباليه كيت)، ليس لأجل هذا)
    Para için olmadığı belli çünkü ödeme almayacaksın, en azından fazla değildir. Open Subtitles أعني، إنّه ليس لأجل المال لأنّه لن يُدفع لكِ أنا متأكّد، على الأقل ليس كثيرًا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus