Dalış sandalyesi ölüm cezasıdır. Bunu biliyorsun. Onun için yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | إن سقوط الجذع هو جملة الموت، أنت تعلم هذا أنت ليس لديك شيء لفعله من أجلها |
Biliyorsun, bana yaklaştığını öğrenmen seni öldürür ve halen bunu gösteren bir şey yok elinde. | Open Subtitles | لا بد أنهيقتلك أنك اقتربت مني و ليس لديك شيء لتتباهى به |
Burayı tamamen taradık. hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | لقد مشّطنا هذا المكان، ليس لديك شيء هنا.. |
Kazan ya da kaybet, bunu üniversite başvuruna koyuyoruz çünkü sahiden hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | حسناً، سواء فزت أو خسرت سنضع ذلك في نموذج تقديمك للجامعة لأن ليس لديك شيء حرفياً |
"Elinde hiçbir şey yok, o yüzden git de kendi paranı bas. " | Open Subtitles | ليس لديك شيء قادم , فعليك أن تكبر وتجني أموالك الخاصة |
Ben... Yayınlayacak kadar bilginiz var. Korkacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | لديك ما يكفى لنشره,ليس لديك شيء لتخاف منه |
Kliman nerede? Sürüş kontrol, GPS Hiç birşeyin yok. | Open Subtitles | أين موزع الهواء, وأين نظام الملاحه, ليس لديك شيء على الإطلاق |
Peki söyleyecek bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | إذاً ، ليس لديك شيء لتقوله ؟ مهلاً مهلاً ، لا تقم بذلك |
Bu konuda söyleyecek hiç bir şeyin yok, çünkü ben senin patronunum. | Open Subtitles | انت ليس لديك شيء لتقولة حول الموضوع لاني مديرك |
Sen hiçbir şeysin, Millwall, sadece küçük bir sürtüksün. | Open Subtitles | ليس لديك شيء إيها الوغد اللعين |
Tapınakta kalarak artık kazanabileceğin bir şey yok . | Open Subtitles | ليس لديك شيء تجنينه الآن من بقائك في الملجأ |
Müebbet birine verebileceğiniz hiç bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لديك شيء تمنحه لرجل مسجون مدى الحياة. |
Annen iyi ya. Endişelenmen gereken bir şey yok. | Open Subtitles | أمك بخير، ليس لديك شيء لتقلق بشأنه |
Artık benimle ilgili elinde bir şey yok, buradaki işin bitti. | Open Subtitles | والآن ليس لديك شيء ضدي , لقد انتهيت هنا |
Burada yiyecek hiçbir şeyin yok! | Open Subtitles | ليس لديك شيء نأكله هناك |
Benim işime yarayacak hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | ليس لديك شيء تعرضه علي |
Bana söyleyecek, soracak hiçbir şeyin yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك شيء لتقوله لي؟ |
Ve şu anda hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | و الآن ليس لديك شيء |
- O zaman elinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | اذن ليس لديك شيء صدقني, لا احد يريدك ان تكون محقا |
Demek istediğim şikayet edeceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ما أقصده, ليس لديك شيء تشكو من أجله |
Ama müvekkilimi Russell Tanninger cinayetine bağlayacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | لكن ليس لديك شيء لربط موكلي " بمقتل " راسل تانينجر |
Şu an satışı yapılan bir şeyiniz yok o zaman. | Open Subtitles | إذن، ليس لديك شيء في السوق، صحيح؟ |
Saklayacak birşeyin yok. Benim de. | Open Subtitles | ليس لديك شيء لتخفينه، ولا أنا كذلك |
Madem hayatınla bu kadar mutlusun gecenin yarısı iş yerine dönüp bana gelip bağırmaktan başka yapacak daha iyi bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | انت سعيد للغاية بحياتك بحيث انه ليس لديك شيء افضل لتفعله في منتصف الليل الا ان تأتي الى العمل لتصرخ في؟ |
Gösterebilecek hiç bir şeyin yok, sadece boş vaatler. | Open Subtitles | ليس لديك شيء لتظهره فقط وعود جوفاء |
Sen hiçbir şeysin. | Open Subtitles | ليس لديك شيء |