senin için değil. Akşam yemeğimdeki tek şey o. | Open Subtitles | إنه ليس من أجلك إنه الشئ الوحيد الذي أملكه للغداء |
Bu da American paçavralarından. Sevdim bunu. Benim için, senin için değil. | Open Subtitles | هذه قماش أمريكي ، أحبه من أجلي ، ليس من أجلك |
Bu özgürlük değil. Kızların için değil. senin için değil. | Open Subtitles | هذة ليست الحرية ليس من أجل الفتيات.ليس من أجلك |
Hayır, sadece kaç. Buraya benim için geldi, senin için değil. | Open Subtitles | الآن، أجري فحسب أنه هنا من أجلي ليس من أجلك. |
Hafıza makinesini depodan çıkardık ama senin için değil. | Open Subtitles | لقد أخرجنا آلة الذاكرة من المخزن لكن ليس من أجلك |
♪ çünkü senin için değil, hayır hepsi benim için ♪ | Open Subtitles | لأن ذلك ليس من أجلك وإنما كل ذلك من أجلي |
Canavarını öldüreceğim, fakat senin için değil ! | Open Subtitles | أنا سأقتل وحشك لكن ليس من أجلك |
senin için değil, ülkemiz için yapıyorum. | Open Subtitles | ليس من أجلك. بل من أجلِ هذا البلد. |
Üzülme. O senin için değil. | Open Subtitles | أوه، لا تقلقي هـذا ليس من أجلك |
Sadece senin için değil. Çeneni kapalı tutacaksın! İyi misin? | Open Subtitles | ليس من أجلك فقط. أبقي فمك اللعين مغلقا! أنت بخير ؟ |
Sadece senin için değil, diğer kızlar için de. | Open Subtitles | من أجل الفتيات الأخريات لكن ليس من أجلك |
Tekrar deneyecek... Ama senin için değil. | Open Subtitles | سوف يحاول مجدداً , لكن ليس من أجلك |
♪ çünkü senin için değil, hayır, hepsi benim için ♪ | Open Subtitles | لأنه ليس من أجلك وإنما كل ذلك من أجلي |
senin için değil. | Open Subtitles | هذا ليس من أجلك |
Hey, bu senin için değil. | Open Subtitles | هذا ليس من أجلك |
Bu senin için değil. | Open Subtitles | هذا ليس من أجلك |
senin için değil, üzgünüm. | Open Subtitles | . أعني ليس من أجلك ، أعتذر |
Jackson için buradayım. senin için değil. | Open Subtitles | أنا هنا من أجل "جاكسون" ليس من أجلك أنت |
- senin için değil. Şirket için. | Open Subtitles | -إنه ليس من أجلك , إنه من أجل الشركة |
- senin için değil. Benim için. | Open Subtitles | ليس من أجلك ، بل لىَ. |