"ليس هناك فرصة" - Traduction Arabe en Turc

    • imkanı yok
        
    • şansı yok
        
    • Hiç şansın yok
        
    • seçilmesine imkân yok
        
    • şansımız yok
        
    • imkan yok bu yüzden
        
    • için hiçbir şans yok
        
    Kargo kısmına sığmalarının imkanı yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لجلبهم لحجرة الشحن
    Bundan sonra sandalye bulmanın imkanı yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لتحصل على مكان بعد ذلك
    Boks maçındaki gibi erkenden düşme şansı yok değil mi? Open Subtitles ليس هناك فرصة أن تسقط مبكراً مثل مباراة الملاكمة؟ انظر, أنا أدرك أن هذا ليس من اهتماماتك
    Larry, zor bir soru sordun... Hayır, Hiç şansın yok. Open Subtitles حسناً يا (لاري) , هذا سؤال صعب لا , ليس هناك فرصة لذلك
    Büyük bir olay olmadığı sürece McLaughlin'in seçilmesine imkân yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لعودة (مكلوكلن) الا اذا حصل شيء كبير
    Karşımızda bir donanma var ve "Hollandalı"yla hiç şansımız yok. Open Subtitles عِنْدَناأسطولُضدّنا،و مَع الهولندي، ليس هناك فرصة.
    İzimi bulmalarına imkan yok bu yüzden saçma, basit bir alet kullanıyorlar. Open Subtitles ليس هناك فرصة للوقوع بالفخ...
    Arkadaş olmamız için hiçbir şans yok değil mi? Open Subtitles ليس هناك فرصة أننا سنكون أصدقاء أليس كذلك؟
    - Bakabileceğini biliyorum dostum ama seni burada bırakmamın imkanı yok. Open Subtitles أنا أستطيع العناية بنفسي - أعرف أنك تستطيع يا رفيق ليس هناك فرصة لعينة بأن أتركك هنا
    Bayan Rossi, sizi bilmem ama benim Kansastaki dandik bir çiftliğe geri dönüyor olmamım imkanı yok. Open Subtitles لا أعرف عنكِ (يا سيدة (روسي ولكن ليس هناك فرصة في الجحيم التي أود بها أن أعود لبعض المزارع الرديئة (في (كنساس
    2098'e kadar yaşamamın imkanı yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة أن أنجو لعام 2098 .
    - İmkanı yok. Open Subtitles - ليس هناك فرصة.
    - İmkanı yok. - Peki. Open Subtitles ليس هناك فرصة - حسنا -
    Herhangi bir suçla özdeşleşme şansı yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لحدوث جريمة بسماعه
    Bunun için seni affetme şansı yok, patron. Open Subtitles ليس هناك فرصة أنها يغفر لك لذلك، رئيسه.
    Hiç şansı yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لحدوث ذلك.
    Yani, Hiç şansın yok. Open Subtitles لذلك ليس هناك فرصة.
    Hiç şansın yok! Open Subtitles ليس هناك فرصة
    Hiç şansın yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة.
    Büyük bir olay olmadığı sürece McLaughlin'in seçilmesine imkân yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لعودة (مكلوكلن) الا اذا حصل شيء كبير
    Tek başımıza hiç şansımız yok, birlikte gitmek zorundayız. Open Subtitles ليس هناك فرصة لإحدانا وحدنا لابد أن نذهب معاً
    İzimi bulmalarına imkan yok bu yüzden saçma, basit bir alet kullanıyorlar. Open Subtitles ليس هناك فرصة للوقوع بالفخ...
    Bunun için hiçbir şans yok. Open Subtitles ليس هناك فرصة لهذا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus