Ve sizi temin ederim ki endişelenilecek bir şey yok. | Open Subtitles | وأود أن أؤكد لك أنه ليس هُناك ما ينبغى أن تقلق بشأنه |
Hayır hayır, endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | كلاّ، ليس هُناك ما يدعو للقلق. |
Meraklanacak bir şey yok. Kesinlikle doğrular. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يُقلق على الإطلاق |
Korkacak bir şey yok. Bay Weenie'nin karnı acıkmış. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يُقلق لقد كان السيد ويني |
İlgileri, arkadaşları, yani burada şüpheli hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إهتماماته، أصدقائه، أعني، ليس هُناك ما يُريب |
Bir rahibin yalanlarından başka korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما تخشوه عدا كذبات الراهب |
Bunda utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما تخجل مِنه. |
Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يدعوك للقلق. |
Elimde bir şey yok. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.ليس هُناك ما اُخفيه |
Dedektif Martinez sayesinde endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يستدعي القلق الآن بفضل وجود المُحقّقة (مارتينيز) هنا. |
Yapabileceğimiz bir şey yok... | Open Subtitles | ليس هُناك ما يمكننا فعله. |
Bağışlanacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يُغفر |
- Korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك ما تخافيه |
Şu anda bunu değiştirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | صراحةً، ليس هُناك ما يُمكننا فعله لنغيّر ذلك الآن. |
Korkacak hiçbir şey yok majesteleri. | Open Subtitles | ليس هُناك ما يدعو للخوف يا صاحبة الجلالة. |