Ciddi olduklarını fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ بأنّهم كَانوا هذا الجدّيينِ. |
Eğlence için size katılmamı söylediğinde işin bu kadar harika yerlere varacağını fark etmemiştim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، عندما أخبرتَني لإلتِحاق بكم لبَعْض المرحِ، أنا حقاً لَمْ أُدركْ هو كَانَ سَيصْبَحُ رائع كهذا. |
Düşüncemi belli ettiğimi fark etmemiştim | Open Subtitles | - أنا لَمْ أُدركْ بأنّني كُنْتُ متوقّعَ جداً. |
Bu şekilde hissettiğini fark etmedim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ بأنّك شَعرتَ ذلك الطريقِ. |
Sean'nın yoldan karşıya giderek, çocuğun evine girdiğini fark etmedim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ الذي شون ذَهبَ عبر الشارعِ إلى شُقَّةِ الخليلَ |
Islak olduklarını fark etmemişim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ بأنّهم ما زالوا يُبلّلونَ. هنا... |
Evli olduğunu fark etmemişim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ بأنّك تُزوّجتَ. |
Bunun elde edildiğinin Farkında değildim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ هذا انه قَدْ تعافى. |
Sigara içtiğini fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ دَخّنتَ. |
fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ. |
- Bu kadar kaslı olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | - أنا لَمْ أُدركْ أنت كُنْتَ عضلي جداً. |
Oh, fark etmedim. | Open Subtitles | أوه، أنا لَمْ أُدركْ. |
Üzgünüm. fark etmedim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ. |
- fark etmedim... | Open Subtitles | - أنا لَمْ أُدركْ... |
Ne kadar yalnız kaldığımı fark etmemişim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ كَمْ وحيد أنا كُنْتُ. |
Telefonda olduğunu fark etmemişim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ أنت كُنْتَ على الهاتف. |
Farkında değildim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ. |