"لَيسَ فقط" - Traduction Arabe en Turc

    • Sadece
        
    • değil
        
    Bugün Sadece balinaların hayatta kalması değil, yaşadığımız gezegenin her noktasındaki tüm doğal yaşamın geleceği, biz insanların elinde. Open Subtitles هو لَيسَ فقط مستقبل الحوتِ الذي يَكْمنُ في أيدينا اليوم هو بقاءُ العالمِ الطبيعيِ في كُلّ أجزاءِ الكوكبِ الحيِّ.
    Sadece Zeta Beta Zeta'ya değil, senin kalbine de . Open Subtitles لَيسَ فقط لـ زيتا بيتا زيتا، لكن لتعود لـ قلبِكَ.
    Bu delil Sadece Lorry'nin değil ikimizin hayatı için de önemli. Open Subtitles هذا الدليلِ لَيسَ فقط حول حياةَ لورى أنه بشأن حياتنا أيضاً
    Siz ikiniz harika, Sadece sizi harika yapan süper güçler değil, Open Subtitles أنتم رجال رهيبون، لكن لَيسَ فقط السلطات الممتازة التي تَجْعلُكم عظماء
    Biz büyük hizmetkârları dışında Sadece düşman değil, kendi adamlarımız bile onun burada olduğuna inanıyor. Open Subtitles ماعدانا رئيس فاسالس لَيسَ فقط العدو لكن رجالَنا يعتقدْوا ان اللوردَ هنا
    Sadece biz değiliz. Diğer çocuklarda bu durumda. Open Subtitles هو لَيسَ فقط احنا،لكن الأطفالَ الآخرينَ أيضاً.
    Bu Sadece poker değil. Open Subtitles حَسناً، هو لَيسَ فقط بوكر. هو بوكرُ مَع أسوأ اللاعبين الثلاثة
    Sonra düşündüm de, belki o bir rüya değildi. Belki bu Sadece bir oyun değildir. Open Subtitles لذا أَعتقدُ أن هذا ما كَانَ بحُلم لَرُبَّمَا لَيسَ فقط إلا لعبة
    Tamam, Sadece işimi geri almadım, bazı şartlarda koydum, Open Subtitles الموافقة، لَيسَ فقط حَصلتُ على ي ظهر شغلِ، لَكنِّي كَانَ عِنْدي الشروطُ.
    Ama Sadece keskin gözleri yok, ayrıca dudak okuyabiliyor. Open Subtitles لَيسَ فقط عِنْدَهُ نظرُ حادُّ لَكنَّه يُمْكِنُ أَنْ يَقْرأَ الشفاهَ أيضاً
    Şimdi, bu Sadece teorideki matematiksel bir belge değil. Open Subtitles الآن , هذا لَيسَ فقط بعض البرهان الرياضي النظري
    Çok dikkatli olmamız gerekiyor, çünkü bizi Sadece köylüler değil Atlantis'ten gelen insanlar da arıyor. Open Subtitles مِنْ الضروري أَنْ نَكُونَ حذرينَ جداً لأنه لَيسَ فقط القرويّون يَبْحثون عنا ولكن كذلك الأشخاص مِنْ أطلانطس
    Annen seni doğururken öldüğünde babanın üstlendiği yük Sadece sen değildin aynı zamanda bütün halkımızdı. Open Subtitles عندما أمّكَ ماتتْ تَجْلبَك حياةَ، أبوكَ أَخذَ على نفسه لَيسَ فقط الوزنَ منك، لكن كُلّ شعبنا.
    Bak, eğer arpacığın üstünde maktulün dilinden kopan insan dokusunu bulduysan bu, Sadece silahın ağzında olduğu değil tepetaklak olduğu anlamına da gelir. Open Subtitles حَسَناً، لذا، إذا وَجدتَ النسيج مِنْ لسانِ الضحيّةَ على البصرِ، ذلك يَعْني ذلك لَيسَ فقط كَانَ البندقية داخل فَمِّه،
    Sadece başkalarına değil kendine de zarar verebilir. Open Subtitles لَيسَ فقط على الناسِ بل غلى نفسها. بريك، أَحتاجُ مساعدك للعثور عليها،
    Genel Sekreter'e söyle Sadece hastaneler ve donanımla değil, insanlarla ilgileniyorlar. Open Subtitles أخبرْ الأمين العام انه لَيسَ فقط المستشفيات والأجهزة، انه الناس
    Evet, iyi araştırma stajyerlerine sahip olan yalnızca politikacılar değil. Open Subtitles نعم، هو لَيسَ فقط السياسيون الذين يملكون متدربين باحثون بارعين

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus