Ayrıca, yaraya basınç uygulamak gayet acı verici bir şey olabilir. | Open Subtitles | بالاضافة لهذا أنت تعرف بأن الضغط على الجرح يكون مؤلماً جداً |
Demek istediğim, işler kolay olmadığında. Karmaşık olduğunda. acı verdiğinde. | Open Subtitles | أعني عندما يكون الأمر صعباً و معقداً , و مؤلماً |
Babam ben senin yaşındayken öldü. Yaşadığım en acı verici olaydı. | Open Subtitles | توفي والدي عندما كنتُ بعمركَ وكان أكثر شيئاً مؤلماً مررتُ به |
Elveda demek çok zor olacaktı, bu yüzden ben yalnız gideceğim. | Open Subtitles | الوداع سوف يكون مؤلماً, لذا سأذهب لوحدي. |
Evet, bastın. Hem de çok acıdı. | Open Subtitles | نعم، فعلت و كان الأمر مؤلماً |
Beyler yalan söylemeyeceğim. Bu muhtemelen biraz acıtacak. | Open Subtitles | يارفاق، لن أكذبَ عليكم هذا سيكونُ مؤلماً حقاً. |
Yani diyoruz ki, uzun, yavaş ve acılı bir ölüm olan çimentonun derisini yakmasının devam etmesini tercih ederiz. | Open Subtitles | لذا تقولون أنه من الأفضل أن نراه يموت موتاً بطيئاً و مؤلماً بينما الألكاين في الأسمنت يتابع حرق جلده؟ |
Kabullenmesi acı veriyor belki. Ama korkarım deliller bize aksini söylüyor. | Open Subtitles | قد يكون ذلك مؤلماً أخشى أن الأدلة حالياً تقول خلاف ذلك |
acı verici olsun olmasın biz ne zaman birbirimizden bir şey sakladık? | Open Subtitles | متى كنا نخفي شيئاً عن بعضنا البعض سواءً كان مؤلماً ام لا؟ |
Yani çizmek çok acı verdiği için sanat okulunu bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد إضطُرت لترك كلية الفنون لأنّه كان مؤلماً جداً لها بأن ترسم. |
Ne kadar çok beklesen de, gerçekten duyduğunda acı verir. | Open Subtitles | مهما كان سوء ما تتوقعه فما زال مؤلماً حين تسمعه |
Eminim ki benden bahsetmek onun için çok acı olurdu. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّ الكلام عن ذلك كان مؤلماً جدّاً لها |
Kendi beyninin sana yalan söylediğini bilirken onun emirlerine direnememek çok acı verici olabilir. | TED | إدراكك أن دماغك يكذب عليك، في حين عدم قدرتك على مقاومة أوامره قد يكون أمراً مؤلماً. |
Belki bir enerji vuruşu ateşleyebilirim ama çok uzun sürer ve ayrıca çok da zor... | Open Subtitles | ربما يمكنني أن أطلق نبضة طاقة بالشحن ولكن سيستغرق وقتاً طويلاً وسيكون الأمر مؤلماً |
Evet. Çok canım acıdı. | Open Subtitles | نعم ، كان ذلك مؤلماً كالجحيم |
Onu çok fena acıtacak şekilde hoşçakal dedi. | Open Subtitles | أعطته وداعاً مؤلماً حتى بعد أن يستيقظ |
Hiç şüphem yok ki Avrupa'da kalmak senin için acılı olmuş. | Open Subtitles | لا أشك في أن البقاء في أوروبا كان مؤلماً لك |
Ama eğer lisansını bu evde bırakırsan annem için çok üzücü olacak. | Open Subtitles | لكن إن سحبت رخصتك وأنت في هذا البيت سيكون هذا مؤلماً جداً لأمي |
Biraz acıttı, ama sonlara doğru, sanırım iyi hissettirmeye başladı. | Open Subtitles | لقد كان مؤلماً بالبداية لكن بالنهاية أعجبني |
Ne kadar sancılı olsa da değişiminin yapılmasını gerektiğini kabul ediyorsunuz demek. | Open Subtitles | اذاً, انت تتفق ان ذلك التغيير يجب ان يحدث مهما كان مؤلماً |
Bir yıldan fazla süredir bacağında metaller vardı. Canın yanacak. | Open Subtitles | لديكِ دبابيس في ساقيكِ لأكثر من عام، إنه سيكون مؤلماً. |
Ah! Çok kötü acıyor. | Open Subtitles | كيف يمكن أن يكون هذا مؤلماً بشدة ؟ |
Sizi özleyerek uykusuz kaldım, çok acıydı. | Open Subtitles | كنت أبقى مستيقظاً و أفتقدكم كثيراً, كان هذا مؤلماً |
acıtmış olmalı. | Open Subtitles | لابُد أنه كان مؤلماً جداً |
Sadece çok gürültülü. Gerçekten çok acıyacak ama sadece gürültülü. | Open Subtitles | إنه صوت عالي فقط، سيكون هذا مؤلماً حقا، ولكنه مجرد صوت عالي |
Umarım acımıştır, kertenkele adam! | Open Subtitles | أتعشم أن يكون مؤلماً لذلك الزاحف |
Çok ıstıraplı olmalı. | Open Subtitles | لاب أن يكون هذا مؤلماً ليس لديك أية فمرة |