| Geçen hafta itibarı ile o şey yüz bin tıklamaya vurdu. | Open Subtitles | لحد الاسبوع الماضي ذلك وصل معجبوا ذلك الفيديو الى مئات الآلاف |
| -Bir kaç yüz bin daha olacak, rüzgarlar serpintiyi Teksas boyutunda bir yere dağıtınca. | Open Subtitles | والقليل من مئات الآلاف الأخرى عندما تنقل الرياح الغبار الذرى فى المنطقة |
| Yani on binlerce, yüz binlerce molekül daha önce var olmayan bir yapı oluşturmak üzere bir araya geliyorlar. | TED | إذن ففي تنظيمٍ من عشرات الآلاف، ستقوم مئات الآلاف من الجزيئات بالتجمع لتكوين بنية أكبر لم تكن توجد سابقاً. |
| On bin ila yüz binlerce yıllık sürelerde meydana gelen Dünya'nın yörüngesindeki küçük değişimler güneş ışığının Dünya'daki dağılımını değiştiriyor. | TED | تغيرات بسيطة في مدار الأرض تحدث على مدى العشرات إلى مئات الآلاف من السنين تغير توزيع ضوء الشمس على الأرض. |
| Onu meşhur bir yıldız yapmak için binlerce dolar harcadım. | Open Subtitles | أنفقت مئات الآلاف عليها و كنت سأصنع منها نجمة كبيرة |
| Tahmini olarak biyolojik terör kurbanlarının sayısı bir anda yüz binlerden, bir milyona ulaştı. | Open Subtitles | لقد تزايد العدد المقدر للضحايا البيولوجيين فجأة من مئات الآلاف إلى أكثر من مليون |
| Sonra da bu filmden alabileceğiniz binlerce doları unutun. | Open Subtitles | نعم وتنسى مئات الآلاف من الدولارات التى هى من حقكم انتم الاثنين من العملية |
| Kambur balinalar, tek lokmada yüz binlercesini yutarlar. | Open Subtitles | يبتلع (الأحدب) مئات الآلاف منها في فم عملاق واحد |
| yüzbinlerce dolar senin gibi bok çuvallarını yaşatmak için rahat ettirmek için... harcanacak. | Open Subtitles | مئات الآلاف من الدولارات لإبقاء حثالة أمثالك على قيد الحياة ومرتاحين |
| Aslında görevi gerçekleştireceklerine eminim çünkü işe yaramış Yüzlerce binlerce program satırından geliyorlar. | TED | وبالفعل، أثق تماماً، أنها تؤدي الوظيفة لأنها أتت من سطر من مئات الآلاف من البرامج التي قامت بالوظيفة. |
| yüz binlercesi ise yaşadıkları acımasız ve travmatik olaylar neticesinde ruh ve akıl sağlıklarını yitirdiler. | TED | وفقد مئات الآلاف إيمانهم وصحتهم النفسية نتيجة لهذه التجربة القاسية والصادمة. |
| O odada en az birkaç yüz bin olmazsa kör olmayı dilerim. | Open Subtitles | إلّم تكن على الأقل مئات الآلاف فليُصبني العمى |
| Pistin çevresinde yüz bin taraftar, dünyada ise milyonlarcası | Open Subtitles | مئات الآلاف من المشجعين يتابعون المعركة حول الحلبة |
| Birkaç yüz bin dolara ihtiyacım var. En fazla dört. | Open Subtitles | أحتاج لبضعة مئات الآلاف أربعمائة كحد أقصى |
| yüz binlerce mülteci kuraklık ve kıtlıktan kaçıp, Avrupa'ya doğru ilerliyor. | Open Subtitles | مئات الآلاف من النازحين يتدفقون نحو أوروبا فراراً من الجفاف والمجاعة |
| Ve şu anda, her tweet'lerinden biri yüz binlerce hayranları tarafından takip ediliyor. | Open Subtitles | وحاليا كل تغريده من تغريداتهم يتم متابعاتها من قبل مئات الآلاف من المعجبين |
| İnfaz edilmesinden kısa bir süre sonra erişimi bile olmaması gereken yüz binlerce bilgisayar dosyasını çalıp bir yere sakladığını öğrendik. | Open Subtitles | وبعد وقت قصير من إعدامه، اكتشفنا أنّ الرجل سرق مئات الآلاف من ملفات الكمبيوتر والتي لم يكن من المفترض اطلاعه عليها، |
| yüz binlerce dolar para cezası ödedi. | Open Subtitles | هو يدفع مئات الآلاف من الدولارات فى العقوبات والغرامات |
| Cinayette parmağı olan kişinin bu çocuğu bulaştırmak için binlerce dolar harcaması anlamsız görünmüyor. | Open Subtitles | ليس من المعقول أن نعتقد أن كل من ينفق مئات الآلاف من الدولارات لتوريط هذا الصبي، ربما يكون له دخل في مقتل عضو المجلس |
| - Burada yüz binlerden bahsediyoruz. | Open Subtitles | نتحدث عن مئات الآلاف |
| Bana getirdiği şeyler üzerinde araştırma geliştirme çalışmaları için binlerce doları çöpe attım. | Open Subtitles | لقد أنفقتُ مئات الآلاف بمجال الأبحاث والتنمية بالأشياء التي جلبها لي. الصيغ الكيميائيّة لمْ تكن كاملة. |
| Binlercesini, yüz binlercesini aldım. | Open Subtitles | الآلاف بل مئات الآلاف |
| Valizlerde yüzbinlerce dolar vardı. | Open Subtitles | كان هناك حقيبة إلى جانب ما بدا أنه مئات الآلاف من الدولارات |
| Noktaları yeni birleştirdik. Yapmamız gereken örneklerimizi on kat ya da daha fazla artırmak. Dünyanın her yerindeki insanlardan Yüzlerce binlerce DNA örnekleri. | TED | لقد وصلنا نقاطا فقط، وعلينا أن نزيد حجم العينة بعدة مرات، مئات الآلاف من عينات الدي أن أي من أشخاص من كل أنحاء العالم، |
| Aslında bu, gezegendeki en büyük deniz memelisi katliamı, her yıl bu foklardan yüz binlercesi öldürülüyor. | TED | انها في الواقع اكبر الثدييات البحرية التي يتم ذبحها على الارض مع مئات الآلاف من هذه الفقمات والتي تقتل كل عام. |
| Bu yüzden sıtma aslında tedavisi kolay olması gereken bir hastalık fakat hala bugün yüzbinlerce insan bir sivrisinek ısırığı yüzünden hayatını kaybetmeye devam ediyor. | TED | ولهذا من المفترض ألّا نواجه صعوبةً في حلّ مشكلة الملاريا ولكن، إلى يومنا هذا، لا يزال مئات الآلاف من الأشخاص يموتون من جراء عضّة بعوضة |