"ماتتْ" - Traduction Arabe en Turc

    • ölmüş
        
    • öldüğünde
        
    • öldüğü
        
    • ölmeden
        
    • ölmüştü
        
    • öldüğünü
        
    • öldükten
        
    • öldüğünden
        
    • öleli
        
    • O öldü
        
    • ölünce
        
    • Ölmesi
        
    Bu hafta ikinci kez ilgilendiği kişilerden biri ölmüş. Open Subtitles وعلى ما يبدو، للمرّة الثانية هذا الإسبوعِ، إحدى تهمِها ماتتْ.
    O bir kasabalı. Annesi bir yaşındayken ölmüş, baba bilinmiyor. Open Subtitles الأمّ ماتتْ في تحطّم سيارةِ عندما هو كَانَ عندة سنة الأبّ،مجهول.
    Annem öldüğünde benim şimdiki yaşımdaydı. Open Subtitles التي كَمْ كبيرة السن أمّي كَانَ عندما ماتتْ.
    Eşiniz ve nasıl öldüğü hakkında bir kaç sorumuz olacaktı. Open Subtitles نحن فقط عِنْدَنا بَعْض الأسئلةِ حول زوجتِكِ. وكَمْ ماتتْ.
    Ve ölmeden önce, birşey görmüş benim üç kollu bir melek olduğumu Open Subtitles وقَبْلَ أَنْ ماتتْ كَانَ عِنْدَها رؤية بأنّني كُنْتُ ملاكاً بثلاثة أسلحةِ
    Çocukları burada doğmuştu, karısı burada ölmüştü. Open Subtitles حيث أطفاله ولدوا، حيث زوجته ماتتْ.
    Üyelerinizden birinin öldüğünü duydum. Doğru mu? Open Subtitles .سَمعتُ أن أحد أفرادك ماتتْ هَلْ ذلك صحيح؟
    Yaşlı, ufak tefek, evsiz bir bayan ölmüş. Open Subtitles أي سيدة مشرّدة كبيرة السن إلى حدٍّ ما ماتتْ.
    Aşırı dozda azot protoksitten ölmüş. Open Subtitles ماتتْ كنتيجة ل جرعة زائدة مِنْ غاز الضحكِ.
    Beyni de nefes alması gerektiğini söylemeyi bırakmış, o da ölmüş. Open Subtitles دماغها تَوقّفَ عن إخْبار جسمِها لتَنَفُّس، وهي ماتتْ.
    Her neyse, saat 01:00 civarında ölmüş. Open Subtitles على أية حال، ماتتْ حول 1: 00 صباحاً أكثر المومساتِ إضربْ الشوارعَ
    Annen seni doğururken öldüğünde babanın üstlendiği yük sadece sen değildin aynı zamanda bütün halkımızdı. Open Subtitles عندما أمّكَ ماتتْ تَجْلبَك حياةَ، أبوكَ أَخذَ على نفسه لَيسَ فقط الوزنَ منك، لكن كُلّ شعبنا.
    İlk eşim kanserden öldüğünde Trent daha 10 yaşındaydı. Open Subtitles زوجتي الأولى ماتتْ من السرطانِ عندما ترينت كَانَ عشَر. هم كَانوا قَريبون جداً.
    öldüğünde, deponun zeminine bir isim yazmış. Open Subtitles لقد كتبتْ اسمًا على أرض المستودع حيثُ ماتتْ.
    En son kar Trudy'nin öldüğü gün yağmıştı. Hmm. Open Subtitles آخر مَرّة أثلجَ كَانَ ترودي النهارية ماتتْ.
    Ama kendi kurallarımla oynasaydım, o adam kızımın öldüğü şekilde ölürdü. Open Subtitles لكن إذا كَانَ عِنْدي هو طريقُي، هذا الرجلِ مُتْ نفس الطريقِ، بنتي ماتتْ.
    Sara, ölmeden önce benimle iletişime geçmeye çalıştı. Open Subtitles تَعْرفُ، ساره كَانتْ تُحاولُ وُصُولي قَبْلَ أَنْ ماتتْ.
    İyi de ne yüzünden ölmüştü? Open Subtitles لكن ماتتْ من اية؟
    Kızınızın nasıl öldüğünü bulmaya çalışıyoruz. Open Subtitles نحن ببساطة يُحاولُ التَقْرير مرحباً؟ كَمْ بنتكَ ماتتْ.
    Birbirlerine aşıklardı. O öldükten sonra babam yıkıldı. Open Subtitles شبة جالو انهيار بَعْدَ أَنْ ماتتْ
    Merhametli sürücümüz sadece kanıtı almak için değil kadının öldüğünden emin olmak için de oradaydı. Open Subtitles السّامريّ الطّيّب لم يكن هناك ليحضر الدّليل وحسب. لقد تأكّد أيضًا من أنّها قد ماتتْ.
    Annesi öleli beri. Open Subtitles عندما أمّها ماتتْ.
    O öldü çünkü geçmişe gelip değişikliğe neden oldun. Open Subtitles ماتتْ لأن رُجِعتَ وجَعلتَ بَعْض التغييراتِ
    Tanrı bilir ya her zaman zor biriydi ama annemiz ölünce iyice delirdi. Open Subtitles اللورد يَعْرفُ، بولي كَانتْ دائماً صعبةَ، مُنذُ أن ماتتْ امي هي جنت بالتاكيد
    Sadece ölmekle kalmayıp ilk önce Ölmesi gerekiyordu. Open Subtitles - ماتتْ أيضاً. هي لَيستْ فقط كان لا بُدَّ أنْ تَمُوتَ، هي كان لا بُدَّ أنْ تَمُوتَ أولاً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus