"مادامت" - Traduction Arabe en Turc

• olduğu sürece
• kaldığı sürece

Sonra şişe büyülü olduğu sürece tek yapmak gereken içine bir kibrit atmak.
عندها مادامت الحاوية تحتَ التعويذة وكل ماعليكِ فعله بعدها هو رميها في المعركة

Güneş doğup battığı sürece. Gündüz ve gece olduğu sürece.
مادامت الشمس تشرق وتغرب، مادام يوجد النهار والليل

Sağlıklı olduğu sürece bağışıklık sistemi tenyanın varlığından bile haberdar olmaz.
مادامت البيضة سليمة لا يتعرف عليها الجهاز المناعي

Beklediğim gibi, Ryuk'un ÖIüm Defteri bende olduğu sürece, Rem'in defterini bıraksam da tanıdığım Rem hala hatırımda.
كما اعتقدت، مادامت مذكرة ريوك للموت معي فستبقى ذاكرتي عن رم

Majesteleri kuzeyli kraliçe hayatta kaldığı sürece ihanet senaryoları hiç bitmeyecek!
أيُها الملك , مادامت الملكة التي بِجانب الشِمال على قيد الحياة فعندها التخطيط لِلمؤامرات لن يتوقف أبداً

Komada kaldığı sürece, Serveti o kontrol edecek.
مادامت بغيبوبة فإنه من يتحكم بالثروة

Araştırmam var olduğu sürece, dünya hâlâ benim olabilir.
مادامت أبحاثي في حوزتي سيكون العالم كله مُلكي

Yani sizinle ilişkide olduğu sürece önden gitmesi gerekmiyordu.
إذن مادامت في علاقة معكّ لم يُحتم عليها تولي القيادة؟

Ve kurt sağlıklı olduğu sürece, bağışıklık sistemi orada olduğunu fark etmez bile.
-لكل مكان مادامت البيضة سليمة لا يتعرف عليها الجهاز المناعي

Son kalan o olduğu sürece bakirenin ölümü seçenekseldir.
موت "العذراء" إختياري مادامت بقيت للنهاية

Sağlıklı olduğu sürece. O zaman ne yapacağız?
مادامت سليمة ماذا نفعل؟

Top olduğu sürece.
مادامت الكره موجوده

Sağlıklı olduğu sürece. Ne yapacağız?
مادامت سليمة ماذا نفعل؟

Bebeğimin ihtiyacı olduğu sürece hiç biryere gitmiyorum
مادامت ابنتى تحتاج لى لن أرحل

Onaylayana kadar ona hiçbişey vermicem, Çünkü o New yorkta kaldığı sürece,
{\pos(190,210)}،لن أعطيها أيّ شيء لتستنكرهُ لأنّها مادامت في (نيويورك)،