| Öyle bir alacaksın ki yeni sahibi istihbaratın orada olduğunu anlamayacak. | Open Subtitles | بدون أن يشعرَ مالكها الجديد أنها قد كانت هناك على الإطلاق |
| Bu arada gerçek sahibi bu öğleden sonra gelip aldı. | Open Subtitles | كان يخفيها من مالكها الحقيقي وبالمناسبة، ظهر بعد ظهر اليوم ليأخذها |
| sahibi Lord Seamus O'Flannery 19. yüz yılda Amerika'ya özel olarak getirttiği taşlardan yaptırmış. | Open Subtitles | بالعودة الى القرن التاسع عشر مالكها هو اللورد سيموس فلانير نقلها الى أمريكا جزء بجزء |
| Yirmi beş köpek, yirmi beş dünya şampiyonluğu, şimdiye kadar sahibine 10 milyon dolar kazandırdı. | Open Subtitles | خمسة وعشرين كلب فائز والتي أكسبت مالكها لحد الآن 10 ملايين دولار |
| Bir dokunuşla, kapsül biyolojik olarak kendini sahibine uyarlar. | Open Subtitles | لمسة واحدة و تقوم الكبسولة بضبط نفسها حيويا مع مالكها |
| Sahibini öldürdüğünü iddia ediyorlar. | Open Subtitles | ألقوا بالتهمة عليها زاعمين بأنها قتلت مالكها |
| Sonra buna rastlıyorsunuz. Fotoğraf, Sahibinin isteği üzerine kaldırılmıştır. | TED | لكن بعدها تأتي على هذه. الصورة تم حذفها بطلب من مالكها. |
| O zaman bundan sonra yeni sahipleriyle ortak bir yanları var. | Open Subtitles | حسناً الان هي تملك شيء مشترك مع مالكها |
| Eğer bileti çaldıysa hak sahibi neden daha önce ortaya çıkmadı? | Open Subtitles | إذا سرق تلكَ التذكرة، فلمَ لم يتقدّم مالكها القانوني ببلاغ؟ |
| En üstteki daire yıllardan beri boş. Hâlihazırda sahibi kimdir bilmiyorum. | Open Subtitles | الشقة العلوية فارغة مُنذ سنوات، ولست أدري من مالكها الحالي. |
| Ne yazık ki, fosil parçalandı ve sahibi öldürüldü. | Open Subtitles | لسوء الحظّ، تم إتلاف الحفريات. وتم قَتْل مالكها. |
| Öyle bir alacaksın ki yeni sahibi istihbaratın orada olduğunu anlamayacak. | Open Subtitles | بدون أن يعرف مالكها الجديد أنها كانت موجودة في الأساس |
| Ona fısıldayan kişi, sonsuza kadar onun sahibi olur. | Open Subtitles | الشخص الذي يهمس لها يصبح مالكها إلى الأبد |
| Gerçek sahibi olmamama rağmen tek bir gözle neleri elde etmeyi başardım. | Open Subtitles | ،لستُ حتّى مالكها الأصلي إلّا أنني استطعتُ أن أُحقّق كل هذا بعينٍ واحدة |
| Sence bu asıl sahibine ait bir kabartma yazımı? | Open Subtitles | أتعتقد أن الحفر تم بواسطة مالكها الاصلي ؟ |
| Polisler resmi gerçek sahibine vermek üzere yola koyuldular bile. | Open Subtitles | الشرطة في طريقها لأخذ اللوحة وإعادتها إلى مالكها الشرعي |
| Yani, bu kamyon gerçek sahibine geçince yine bekleriz tabii... | Open Subtitles | أعني, رجاءً قم بزيارتنا مرةً أخرى حالما نعيد هذه الشاحنة إلى مالكها الأصلي |
| Sahibini buldum... Sıradan bir hırsız değil. | Open Subtitles | تحققت من مالكها إنه ليس بسارق عشوائي فقط |
| Sahibini tanıyorum. Fakir, yalnız bir kadın. | Open Subtitles | أعرف مالكها مسكين وزوجته وحيدة |
| (Styles) Adada herkes onun hakkında konuşuyor. Sahibinin onu buralara gerektiğini duydum. | Open Subtitles | الجميع في الجزيرة يتحدثون عنها وسمعنا بأن مالكها يخرجها هنا |
| Önündeki plakayı görebilirdin ve Emmett'de bana Sahibinin izini bulmamda yardımcı oldu. | Open Subtitles | حسنا يمكنك رؤية رقم السيارة وايميت كان يساعدنى فى تعقب مالكها |
| Güzel. Artık yeni sahipleriyle ortak bir yanları var. | Open Subtitles | حسناً الان هي تملك شيء مشترك مع مالكها |
| Onlar da onun elinde kime ait olduğunu bilmediklerini spermle geldiğini söylediler. | Open Subtitles | قالوا أنها جاءت مع عينة منوية مجمدة لم يعرفوا مالكها |