sahip olduğum her şeye mal olsa da senin için savaşacağım. | Open Subtitles | سوف اقاتل من أجلك حتى لو أخذ هذا كل ما أملك |
Yeterince çalıştı. Ayrıca o yaşlı ve sahip olduğum yegâne şey. | Open Subtitles | لقد استخدم بما فيه الكفاية إنه عجوز، إنه كل ما أملك |
Gidin! Kedilerimi almadan çıkmam. Onlar tek sahip olduğum şey. | Open Subtitles | اذهب بعيدا لن أغادر دون قططى إنهم كل ما أملك |
O geminin ilk seferinde olmak için her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | أعطي كل ما أملك لأكون على متن تلك الرحلة البحرية |
Benim değerli bir şeyim yok, benim olan tek şey kedim. | Open Subtitles | ليس لديَّ شيء قيم، هذا القط هو كل ما أملك. |
Niyetim, bütün Sahip olduklarımı buna ismim de dahil, sevdiğim, hayatımı ya da ondan ne kaldıysa onu borçlu olduğum bir kişiye bırakmak için onayınızı almak. | Open Subtitles | لكني أحتاج لموافقتك علي أن أترك كل ما أملك بما فيه أسمي لشخص صرت أحبه كثيرا و أنا مدين بحياتي له أو بما تبقي منها |
sahip olduğum her şeyi satarım ama yeterli bile olmaz. | Open Subtitles | يمكنني بيع كل ما أملك ولن يكون قريبا من الكفاية |
sahip olduğum her şeyi satarsam belki sana yemek ısmarlayabilirim. | Open Subtitles | حسناً، لنَر.. إن بعت كل ما أملك فربما أستطيع دعوتك على الغداء |
Güzel büfem, sahip olduğum her şey bu çatışmada yok oldu. | Open Subtitles | لقد دمروا مطعمي وكل ما أملك أصبح شظايا متناثرة |
Burası sahip olduğum tek şey, müşterilerimi kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | هذا المطعم هو كل ما أملك. أريد الاحتفاظ بزبائني المعتادين. |
Yarısı hapse mahkum olmuş ömrümde, tek sahip olduğum şeye. | Open Subtitles | التى هى كل ما أملك بعد أن قضيتُ نصف عمرى بالسجن |
sahip olduğum her şeyi satsam bile... 300.000 tomandan fazla etmez. | Open Subtitles | حتى لو جمعت كل ما أملك لن تزيد عن 300،000 |
Hayır. Demek istediğim, her şeyimi o restorana yatırdım. | Open Subtitles | لا، المسألة هو أني وضعت كل ما أملك في هذا المطعم |
İçeri bir kere daha girmek ve o hayret verici fabrikaya neler olduğunu görmek için her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | مستعد لإعطاء كل ما أملك لأعود هناك ثانية وأري ما أصبح عليه هذا المصنع |
Müziğim konusunda birine güvenmem demek, ona dünyadaki her şeyimi emanet etmem demek. | Open Subtitles | أن أثق بشخص على موسيقاي كأن أثق بهم في على كل ما أملك من العالم |
Ama, elbette, yeni taşındığım için... Kitaplardan başka bir şeyim yok henüz. | Open Subtitles | ، بطبيعة الحال ، لقد وصلت للتو الكتب هي كل ما أملك فعلاً |
Benim her şeyim sensin, bunu biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم انك كل ما أملك وأنتِ كل ما أملك |
Sahip olduklarımı kaybetmemek için herşeyi yapacağımı düşünürdüm. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء لئلا أخسر ما أملك... |
- Evet. Tüm gücümle üzerine gitmiştim. Ona yalancı, hırsız ve muhtemelen sosyopat kelimelerini sarf ettim. | Open Subtitles | نعم ، ولقد سعيت خلفه بكل ما أملك لقد أطلقت عليه بالكاذب واللصّ |
Elimdeki bütün parayı sana göre ayarlayarak PAHR'nin reklamlarına yatırdım, tamam mı? | Open Subtitles | -لقد وضعت كل ما أملك -في الحملة الإعلانية للجمعية الخاصة بك, حسناً؟ |
Çünkü bir ekibe ihtiyacım var ve Elimde bir tek sen varsın kanka. | Open Subtitles | لأنني الآن أريد فريقاً وكل ما أملك هو أنت , حسناً ؟ |
Evet, tek varlığım bu. | Open Subtitles | نعم, إنه كل ما أملك |
Yanımda pek bir şey yok. Neyim varsa alabilirsin. | Open Subtitles | ،أنا لا أملك الكثير أنت مرحب بك في كل ما أملك |