"ما يستدعي" - Traduction Arabe en Turc

• bir şey

Endişeleneceğin bir şey yok ki. Sen benim her şeyimsin.
لا يوجد ما يستدعي قلقكِ أنتِ تعنين كلّ شئ لي

Ağ her şeyi kaydetsin. Herhangi anormal, beklenmedik bir şey arıyoruz.
و أريدكم أن تفتشوا كل تسجيل, و ترون إن كان هناك أي شيء خارج عن المألوف, أو أي ما يستدعي الإنتباه

Endişe verici olan, tedavi edilecek bir şey olmama ihtimali.
إن هاجسنا الأوحد هو عدم وجود ما يستدعي العلاج.

Hafif asimetrik ama dert edecek bir şey yok.
غير متماثلين، ولكن لا يوجد ما يستدعي القلق بشأنه.

Çözülecek bir şey yok, deneyip başarılacak bir şey yok.
لا يوجد هناك ما يستدعي الفهم لا يوجد هناك شيء للمحاولة والأجتياز

Belki de saklayacak bir şey yoktur. Yani, sadece birkaç gün geçti.
أو ربما لا يوجد ما يستدعي التغطية فلم يمض إلا يومان.

Bir süreliğine tekneyi almamız gerekiyor sadece. - Merak edecek bir şey yok.
نحن نحتاج فقط إلى الإبحار بالقارب قليلاً، ليس ثمة ما يستدعي القلق

Tamamen kördür ama zaten yer altında görülecek bir şey de yoktur.
إنَّهُ أعمى تماماً لكن ليسَ هُناك ما يستدعي .الرؤية تحت الأرض على أي حال

Her şey harika. Endişelenecek bir şey yok.
كلّ شيء بخير لا يوجد ما يستدعي القلق

bir şey yok ki burada.
فليسَ هنالكَـ ما يستدعي رؤيتهُ

Zygonların ortaya çıkmasına sebep olacak bir şey olursa diye.
في حال حدث ما يستدعي كشف الزيغون

Eğer masumsanız korkulcak bir şey yok demektir.
و إن كنتن بريئات فهذا يعني... أنه لا يوجد ما يستدعي قلقكن.

Konuşulacak bir şey yok.
ليس هناك ما يستدعي الحديث.

Ama endişelenecek bir şey var da demedi mi?
- لكنه لم يقل بأن هنالك ما يستدعي القلق

Düşünecek bir şey yok.
لا يوجد ما يستدعي التفكير

Açıklayacak bir şey yok.
ليس هناك ما يستدعي التفسير.

Bunda utanılacak bir şey yok.
ليس هناك ما يستدعي الخجل

- Evet, endişelenecek bir şey yok.
نعم، لا يوجد ما يستدعي قلقك

Belki de anlamadığımız bir şey vardır.
لعل هناك ما يستدعي التفهم.

Gülünecek bir şey yok.
ليس هناك ما يستدعي الضحك.