Görünüşe göre Bay Vaziri edebi eserleri onu alçakgönüllü biri yapmış. | Open Subtitles | على ما يبدو فإن السيد فازيري متواضع فيما يتعلق بإنجازاته الأدبية |
Asla alçakgönüllü biriyle röportaj yapmam, asla. | TED | لن أوافق أبدا على إجراء مقابلة مع شخص متواضع. |
Sadece sıradan bir fotoğrafçıyım. Kanıt için fotoğraflara ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أنا مجرد مصور متواضع يا صديقي أحتاج إلى صور كإثبات |
Hırslı, yetenekli alçak gönüllü ve yalancı birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | تحتاج إلى شخص طموح و موهوب و متواضع و كاذب |
Majestelerine bir kadeh içki ısmarlamak isteyen basit bir hizmetkâr. | Open Subtitles | مجرد خادم متواضع يرغب في شراء شراب لصاحب السعادة. |
O zaman madem bu kadar çok mütevazısın, senin fikrini sormayız. | Open Subtitles | ثمّ منذ متى و أنت متواضع جداً، نحن لَنْ نَطْلبَ رأيكَ. |
alçakgönüllüsün. Nicola ondan akıllı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يالك من متواضع يقول نيكولا انك أذكى منه |
Bence çok yakınınızda bir tehlike var. naçizane fikrimi sorarsan, buradan uzaklaşın. | Open Subtitles | ثمة ما جعلني أظن أنك في خطر فإذا أخذت نصيحة رجل متواضع |
Ben alçakgönüllü bir soytarıdan başka bir şey değilim. Ya sen? Sen benim çok üstümde bir yerdesin.. | Open Subtitles | انا مجرد مهرج بلاط متواضع وانت اعلى مني بكثير. |
Öncelikle, mükemmel olduğunu bilmeyecek kadar alçakgönüllü. | Open Subtitles | أولاً، إنه متواضع ولا يتباهى بأنه مثالي. |
Öncelikle, mükemmel olduğunu bilmeyecek kadar alçakgönüllü. | Open Subtitles | أولاً، إنه متواضع ولا يتباهى بأنه مثالي. |
Yeni Dünya'daki arkadaşlarımdan ögrenmek için burda olan alçakgönüllü bir adamım. | Open Subtitles | إني رجل متواضع قد أتيت إلى هنا لأتعلّم من أصدقائي في العالم الجديد |
sıradan bir adam alınabilirdi. sıradan bir adamın kalbi kırılabilirdi. | Open Subtitles | . أي رجل متواضع سيهان . أي رجل متواضع سيجرح |
Ben sıradan bir kamu görevlisiyim., Bay Eisenheim. | Open Subtitles | يا سيد أيزينهايم، أنا خادم متواضع للشعب. |
Erken emeklilik istediğinizi biliyorduk ama bu kadar... alçak gönüllü olduğunu bilmiyorduk. | Open Subtitles | عرفنا أنك أردت التقاعد المبكر لكننا لم نعرف أنك متواضع |
alçak gönüllü bir kadına göre, eşinizin tavırları inceleşti. | Open Subtitles | بالنسبة لامرأة من أصل متواضع,زوجتك ذات ذوق رفيع ومنتجب |
Şartlar biraz basit, ama evden uzakta bir ev durumunda. | Open Subtitles | كل هذا متواضع لكنه منزلنا بعيداً عن المنزل |
Hayır, basit bir sekreter icat etmişti. | Open Subtitles | لا، لقد صنعت بواسطة كاتب متواضع على آلة الطباعة |
Bu huyunu da seviyorum. Çok mütevazısın. | Open Subtitles | وهذا شئ آخر يُعجبنى فيك يا جورج, انك رجل متواضع. |
- Amy, utandırıyorsun. - Ay, ne alçakgönüllüsün sen. | Open Subtitles | . ايمي، أنت تحرجيني - . أوو ، أنت متواضع جداً - |
Bu naçizane plastik şişe için ise gökyüzü kadar limitli bir değişim seçeneği oluşur. | TED | ولهذه القطعة البلاستيكية من أصل متواضع فجأة تكون السماء هي الحدود |
Şüphe mütevazidir, ve bu da insanoğlunda olması gereken bir şeydir, insanlık tarihinin sadece kahrolasıca ölümü yanlış anlama tekrarlarından oluştuğunu düşünürsek, | Open Subtitles | ولكن الشكّ الشكّ متواضع وهذا ما يجب أن يكون عليه الإنسان إذا اعتبرنا أن تاريخ الإنسان ليس إلّا سلسلة من |
Alçakgönüllülük ediyorsun bence. O inanılmaz. | Open Subtitles | أعتقد أنك متواضع جداً ولكنه مذهل للغاية. |
- Gustavo çok alçakgönüllüdür. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} (غوستافو) متواضع للغاية. {\pos(192,230)} |
Müdür bu takımın oldukça iyi olduğunu kabul etmeyecek kadar mütevazı. | Open Subtitles | إن المأمور متواضع, و لم يقل لك أن فريقه جيد جداً |
Bense aciz bir uşak. | Open Subtitles | أنا لست الا خادم متواضع |
Yuvarlak, beyaz, Minimal. | Open Subtitles | مستدير، أبيض، متواضع |