"محبوسة" - Traduction Arabe en Turc

• kilitli
• kapalı
• tutsak
• hapsolmuş
• tutuluyor
• tuzağa
• kaldım
• hapis
• kalmış
• tıkılı
• kısılıp
• kapatılmış
• kilitlenmiş
• kilit altında
• kaldın

Burada kilitli kalmanıza izin vereceğimi düşünmediniz herhalde!
بالتأكيد لم تحسبي انني سأبقيك محبوسة هنا

İnsanlar bu tür şeyleri görebilmeli. Bir kasada kilitli tutulmamalı.
الناس لديهم حق في مشاهدة هذه الاشياء لا يجب أن تظل محبوسة في سرداب

Bir de anahtarı başkasının elinde olan kapalı kapıları düşün.
جربي أن تكوني محبوسة وأن يكون المفتاح بيد أحد آخر.

Onunla gitmesini görmektense seni burada tutsak etmeyi tercih ederim.
وافضل ان ابقي محبوسة هنا علي ان اراه يغادر معها

Bu resme hapsolmuş bir ruh tam geçiş sırasında tuzağa düşmüş bu dünyadan diğer tarafa geçerken.
ما هذا ؟ إنها روح محبوسة التقطت بالتصوير تم قبضها لحظة إنتقالها

Şehir dışındaki akıl hastanesinde tutuluyor.
انها محبوسة بالجناح النفسىبالمستشفىخارجالمدينة.

Temel olarak, kendi bedeninde kilitli kaldı, ama algısı tamamen sağlam.
في الجوهر هي محبوسة بداخل جسدها بينما دماغها سليم

Yaralı yüzden kaçmak için bir kulede kilitli kaldığımı öğrenirse iki saniyede burada olur ve kapıyı tekmeleyeme başlar.
إذ عرفت انني محبوسة في برج مختبئة من ذو الوجه المشوه ستكون هنا في ثانيتين ، تضرب الباب

Pencerelerinde parmaklıkları olan bir odada kilitli tutuluyor.
إنها محبوسة في غرفة نوافذها قضبان حديدية

Uzakta suç sahneden bir tonoz, kilitli.
محبوسة فى غرفة سرية بعيدة عن مسرح الجريمة

kilitli bir tonoz ilk etapta, bunlardan biri sonunda şöyle dursun?
فى المقام الاول, ناهيكم عن ان واحدة منهم انتهى بها الامر محبوسة فى غرفة سرية ؟

Biz, ona neler olduğunu çözene kadar kilitli kalacak ve sen de uzak duracaksın.
حتى نعرف ما يجري معها، فستبقى محبوسة وستبقين أنتِ بعيدة عنها

Çok yoğun çalıştın, evin içinde çok uzun süre kapalı kaldın.
لقد بذلت جهداً كبيراً وأنت محبوسة في المنزل لفترة طويلة

Biliyorsun o aynada ben de birkaç saatliğine tutsak kalmıştım.
إنه فقط ، تعلم ، كنت محبوسة في تلك المرآة لعدة ساعات

Sanki milyonlarca ateş böceği, suyun altında hapsolmuş, kanatlarını çırparak, kurtulmaya çalışıyor gibi gözükür.
انها تشبه الملايين من الحشرات المضيئة محبوسة تحت سطح الماء يحومو بأجنحتهم

Bir metro istasyonunda tuzağa düştüğünü ve kendisini öldürmeye çalışan biri olduğunu söyledi Öldürmeye mi çalışıyorlarmış?
تقول انها محبوسة فى محطة المترو وهناك شخصاً يحاول قتلها يحاول قتلها ؟

Bu robot vücuda sıkışıp kaldım, ama babamın varlığımı öğrenmesini istemiyorum.
أنا محبوسة في جسد هذا الانسان الآلي لكني لا أريد لأبي أن يعرف أنني موجودة

İçeride hapis 1 2 ruh olmalı.
طبقاً لهذا ، هناك اثنا عشر . روح محبوسة في الأرض داخل هذه الآلة

Dahası, veri bağışında bulunan şirketler, verilerin içerisinde gizli kalmış işlerine yarayabilecek yeni şeyler bulabiliyorlar.
وعلاوة على ذلك، فإن الشركات التي تتعاطى في العمل الخيري للبيانات، تجد رؤى جديدة محبوسة في بياناتهم الخاصة.

Senin Siber kız arkadaşın Lisa, bodrumda kablolanmış olarak tıkılı kalmış ve seçeneği yokken.
في حين كانت خليلتك السيبرانية محبوسة بدون رغبتها في القبو

Orada kısılıp kalmış bize bakıyordu.
... محبوسة في اللوحة و تحدق لنا

Yani kapatılmış olmasına rağmen içi huzur dolu.
، أقصد ، انها محبوسة في مصحة و هي هادئة تماماً

Bir odaya kilitlenmiş hâlde ölü, sapık bir kuklayla konuşuyorum.
محبوسة في غرفة أتحدث مع دمية منحرفة ميتة

kilit altında, odasından çıkmasına hiç izin verilmiyor.
إنها كانت محبوسة ولم يسمح لها الخروج من غرفتها أبداً.