| Pencap Yıldızı'nı koruma görevi bize verildiği için çok şanslıyız oğlum. | Open Subtitles | كنا محظوظين جدا حماية هذا الحجر الشهير أليس ذلك يا بني؟ |
| Pencap Yıldızı'nı koruma görevi bize verildiği için çok şanslıyız oğlum. | Open Subtitles | كنا محظوظين جدا حماية هذا الحجر الشهير أليس كذلك يا بني؟ |
| Ama, biliyorsun, çok şanslıyız. | Open Subtitles | لكن, اتعلمين, نحن محظوظين جدا. |
| Biliyor musun, sana sahip oldukları için gerçekten çok şanslılar. | Open Subtitles | أتعرفي انهم حقا محظوظين جدا لانكي تعملي عندهم |
| Bir kızı oldukları için çok şanslılar. | Open Subtitles | اتعلمين, انهم محظوظين جدا لانهم حظيا بك كابنه |
| Ve çalışmak için bir fırsatımız olmasından dolayı çok şanslıydık. | TED | وهكذا كنا محظوظين جدا الحصول على فرصة للعمل. |
| Ve bu belge ona gönderildiği için çok ama çok şanslıyız. | Open Subtitles | و كنّا... محظوظين جدا, جدا. أنه تم إرساله له. |
| Burada olduğun için çok şanslıyız Georgina. Christos. Christos. | Open Subtitles | نحن محظوظين جدا انك هنا يا جورجينا تعال |
| Biz çok şanslıyız, aşkım. | Open Subtitles | نحن محظوظين جدا ، حبيبتي |
| Şirkete katıldığın için çok şanslıyız. Özür dilerim. - Yapma Molls. | Open Subtitles | نحن محظوظين جدا لوجودك معنا (معليش توقيت النسخة صاير غبي) انه العمل |
| Bize konuk olduğu için çok şanslıyız. | Open Subtitles | إذن نحن محظوظين جدا لقدومها |
| Biz de senin bu işte donanma inşaat ekibiyle birlikte çalışmadan dolayı çok şanslıyız. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} حسنا، لقد كنّا محظوظين جدا لأنكِ تعملين مع "السيبيز" في هذا الأمر. |
| Biz aslında çok şanslıydık ve birçok hedef gerçekleşti ya da şu anda gerçekleşmekte. | TED | كنا في الواقع محظوظين جدا والعديد من تلك الأهداف قد تحققت أو في طور التحقق. |
| Aslında çok şanslıydık. | Open Subtitles | في الواقع. لقد كنا محظوظين جدا |