Bütün bunlar bize; Evren'de nelerin olduğuna, yıldızların nasıl oluştuğuna ve en sonunda elbette bütün bu karmaşada bizim nasıl olduğumuz konularında tümüyle bambaşka bir bakış açısı getiriyor. | TED | لذلك هي تسمح لنا حقاً بالحصول على زاوية مختلفة تماماً على ما هناك في الكون و كيف تكونت النجوم و في النهاية بالتأكيد كيف أصبحنا خارج كل هذه الفوضى. |
"Seni tanımadan önce bambaşka bir insandım. " | Open Subtitles | وقبل أن أعرف , لقد كنت إنسانة مختلفة تماماً |
Duvarların arkasındaki kişileri tamamen farklı bir şekilde görüyordum. | TED | رأيت هؤلاء الأشخاص خلف جدران السجون بطريقة مختلفة تماماً. |
Hem böyle bir şey olsa, aza sahip çoğunluk beraberinde yaşamak istedikleri yerle alakalı tamamen farklı değerleri de getirecektir. | TED | وعندما يفعلون، فأنهم يجلبون معهم مجموعة مختلفة تماماً من القيم حول المكان الذي يريدون العيش فيه. |
Burada yaşamaya niyetim yok. çok farklı bir hayatımız olacak. | Open Subtitles | ليست لدى النية لأعيش هنا سوف نعيش حياة مختلفة تماماً |
Bu alan, teorik fiziğin daha önce bilinen alanlarından apayrı bir alandır. | Open Subtitles | التى هى مختلفة تماماً عن أى شىء كان قبل ذلك. |
Tahtada çiftli kesme ise, tamamen başka bir hikâye. | Open Subtitles | أما الثنائية المستديرة والإمساك بالعقلة فهذه قصة مختلفة تماماً |
- Bu tamamen ayrı bir sorun. | Open Subtitles | - هذه مسألة مختلفة تماماً - {\pos(190,210)} |
Bu yemekhaneyi bambaşka bir hale getireceğim. | Open Subtitles | سأجعل هذه الكافيتيريا تبدو مختلفة تماماً |
Diğer yandan orada görünen buzul binlerce yılı aşkın bir süreçte bambaşka bir yolla oluşmuştu. | Open Subtitles | قد تشكّلت هذا العام ولكن ذلك النهر الجليدي المتجمّد في الأعلى تشكّل قبل آلاف السنين بطريقة مختلفة تماماً |
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor olsun. bambaşka bir tecrübe olur. | Open Subtitles | الارتطامات تكون مؤلمة.خبرة مختلفة تماماً |
Benden hayati bir bilgiyi saklaman ise bambaşka bir olay. | Open Subtitles | ولكنّها قصّة مختلفة تماماً عندما تخفي معلومات حيويّة عنّي |
Ama doğru kullanıldığında, o kısmı bambaşka bir hikâye. | Open Subtitles | لكنها تستخدم كما ينبغي, إنها قصة مختلفة تماماً |
Bu bakış açılarımızın derinlemesine insancıllaştırılması, ve bu ekonomik modelin tam ortasındaki yalan söyleyen kişininkinden tamamen farklı bir vizyon | TED | هذه رؤية إنسانية عميقة لحياتنا، وهى رؤية مختلفة تماماً عن التى تكمن فى قلب هذا النظام الإقتصادى. |
Bu tamamen farklı. Anlaşılan aklından mutlu şeyler geçiyor. | Open Subtitles | و لكنها مختلفة تماماً يبدو بوضوح أنها تفكر بأفكار سعيدة |
Fakat evrendeki en küçük şeyler, atomlar ve atom altı parçacıklar, oyunu "kuantum mekaniği" denilen tamamen farklı kurallar setiyle oynarlar. | Open Subtitles | لكن أصغر الأشياء فى العالم, الذرات والجزيئات الذرية الفرعية, تسير بمجموعة مختلفة تماماً من القواعد |
Bir yıl öncesine göre, şu anda hayatım çok farklı. | Open Subtitles | حياتي مختلفة تماماً عن ما كانت عليه قبل سنة مضت |
Çünkü biliyoruz ki birçok durumda insanlar aynı hikâyeyi çok farklı biçimlerde anlayabilirler. | TED | لأننا نعلم أنه في كثير من الحالات، يفهم الأشخاص القصة ذاتها بطرق مختلفة تماماً. |
Tek başına teşebbüs etmesine güvenmek apayrı birşey. | Open Subtitles | لكن الوثوق به في مخاطرة بمفرده هذه مسألة مختلفة تماماً |
tamamen başka bir yaşam tarzı. Hangi hayat tarzı o Chris? | Open Subtitles | إنة ليس عن الوقت المناسب بل عن حياة مختلفة تماماً |
sonra kişilerin görüşlerine meziyetlerine göre baktığımızda ortaya çıkan cevap çok daha farklıydı. | TED | ولكن عندما وزنا وجهات النظر استنادا على مزايا الناس، كانت الإجابة مختلفة تماماً. |
Eğer doğru şekilde katlarsan tümüyle farklı bir resme dönüşürdü. | Open Subtitles | إذا طويتها بالطريقة الصحيحة فسوف تريكَ صورة مختلفة تماماً |
Böylece İngiltere Kralı Büyük Alfred hip hop kralı Jay-Z'nin kullandığından oldukça farklı bir kelime dağarcığı ve dilbilgisi kullanacaktır. | TED | فإنّ ملك إنجلترا، ألفريد العظيم، سيستخدم مفردات و قواعد مختلفة تماماً عمّا يستخدمه ملك الهيب هوب، جاي زي. |