Eğer ben birşey ararsam, ve sen bir sey arasan, şuanda aynı zaman içerisinde bile, biz çok farklı arama sonuçları alabiliriz. | TED | إن بحثت عن شيء ما، وبحثتَ عنه، وحتى في نفس اللحظة الآن، قد نحصل على نتائج بحث مختلفة للغاية. |
Dışarıdan çok farklı gözüküyor. | Open Subtitles | الأمور كلها تبدو مختلفة للغاية من الخارج |
Ama yine de çok farklı kişilikleri vardı. | Open Subtitles | لكن بالرغم من ذلك , كانت شخصيتهما مختلفة للغاية أجل .. |
- Farklı bir yer, çok farklı. - Neden farklı olduğuna dair örnek verebilir misin? | Open Subtitles | انها مختلفة , هي مختلفة للغاية مختلفة باي طريقة؟ |
Onun için endişeleniyorum. Nona çok farklı biri. | Open Subtitles | أتعلم ، أنا قلقة حيالها ، إنها مختلفة للغاية |
Erkek iş sahipleri ile çalışma ortamında çok farklı anlatılar duyuyorum ve bu farkın kadınlarda 20 sente mal olduğunu düşünüyorum. | TED | أسمع قصصاً مختلفة للغاية فيما يتعلق بالعمل مع أصحاب الأعمال من الذكور وأعتقد أن هذا الإختلاف يكلّف النساء 20 سنتاً مقابل كل دولار. |
Yoksa bugün çok farklı sonlanırdı. | Open Subtitles | أو أن اليوم سار بطريقة مختلفة للغاية |
Yoksa bugün çok farklı sonlanırdı. | Open Subtitles | أو أن اليوم سار بطريقة مختلفة للغاية |
Asla yapmaz, o çok farklı. | Open Subtitles | مستحيل، إنّها جدًّا، مختلفة للغاية |
İçeriden çok farklı görünüyorlarmış. | Open Subtitles | تبدو مختلفة للغاية من الداخل |