| Bu seferki düşmanlarımız daha öncekilere göre tamamen farklı seviyedeler. | Open Subtitles | الأعداء هذه المرة مختلفون كليا في المستوى عن المرة السابقة |
| farklı olduğumuzu bildiğini ve muhtemelen bunun asla değişmeyeceğini ama bunu aşmamız ve birbirimizi kollamaya başlamamız gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | بأنها تعلم أننا مختلفون و أن ذلك لن يتغير أبداً و لكن تعلم، كان يجب أن نضع ذلك خلفنا |
| Biz çok farklı insanlarız, ve aramızdakinin gideceği başka bir yer yok. | Open Subtitles | نحن اشخاص مختلفون تماما وليس كآن علاقتنا قد يكون لها اي مستقبل |
| Ama ikimiz de farklı olduğumuz için ilişki istemediğimiz konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | ولكن سواء اتفقنا أننا لا نريد أي شيء ، لأننا مختلفون. |
| farklı alışkanlıkları, farklı insanları, farklı dinleri, farklı inançları tanıması gerekiyordu. | TED | وقد توجب أن يتعرف على عاداتهم المختلفة، أشخاص مختلفون وديانات مختلفة وعقائد مختلفة. |
| Birincisi, insanlar doğaları gereği farklı ve çeşitlidirler. | TED | الأول هو، أن البشر هم بطبيعة الحال مختلفون ومتنوعون. |
| Tamamen farklılar. Tamamen farklı bir çevreden geliyorlar. | TED | إنهم مختلفون جذريا. إنهم من بيئة جد مختلفة. |
| Bizden farklı olduklarını farketmemiz gerekir. | TED | جميعنا يعي اليوم أن أطفالنا مختلفون جدا عنا .. فهذا نحن .. أليس كذلك ؟ |
| Bunun anlamı tüm organlarımız genelinde farklı olduğumuzdur. | TED | وهذا يعني أننا مختلفون في جميع أعضائنا. |
| Ve farklı insanlar bu düğmeleri farklı değerlere ayarlamak isteyeceklerdir. | TED | و أناس مختلفون سيريدون ضبط الصندوق في أماكن مختلفة. |
| Bunu yaptıklarında risk profillerini başkalarınınkiyle karşılaştırır ve hepsinin gerçekten farklı olduğunu çabucak fark ederler. | TED | وبمجرد الانتهاء من ذلك، يقارنون بيانات المخاطرة الخاصة بهم مع الآخرين. وسرعان ما يدركون أنهم جميعًا مختلفون تمامًا. |
| Her biri diğerinden çok farklı, fakat ortak tek bir şeyleri var: Yaşamak için evlerinden kaçtılar. | TED | وهم مختلفون جدًا عن بعضهم البعض، لكنهم يملكون شيئًا مشتركًا: وهو أنهم هربوا من أوطانهم ليبقوا على قيد الحياة. |
| Hâlâ tek hücrelilerden farklı olduğumuzu düşünüyor musunuz? | TED | إذًا، هل ما زلتم تعتقدون أننا مختلفون عن الأوليات؟ |
| Yani farklı olduğunuzu düşündüğüzde bir kez daha düşünün. | TED | لذا فكّر بهذا مرّةً أخرى عندما تفكّر بأنّنا مختلفون. |
| Genel olarak farklıdırlar, çünkü farklı bir dünyada yaşıyorlar. | TED | إنهم مختلفون أساساً لأنهم يعيشون في عالمٍ مختلف. |
| Birbirimize ne kadar benzer olduğumuzdan ziyade, ne kadar farklı olduğumuzu vurgular. | TED | وهي تؤكد كم أننا مختلفون بدلاً عن كم نحن متشابهون. |
| farklı insanlar şeyleri farklı görür: farklı bakış açıları. | TED | ناس مختلفون يرون الأشياء مختلفة وجهات نظر مختلفة |
| Parti etiketini tıklarsınız ,orada tamamen farklı bir sohbet vardır farklı insanlarla paylaşabilirsiniz. | TED | تضغطون على سمة مطعم الشواء بالخارج، لتجدوا حوارا مختلفا تماما وأشخاص مختلفون يشاركون فيه. |
| Daha önce bildiğimiz herhangi bir şeyden, bizim çam ağacından farklı olduğumuz kadar birbirlerinden farklılar. | TED | إنها مختلفة عن بعضها البعض كما هي مختلفة عن أي شيء عرفناه من قبل كما نحن مختلفون عن أشجار الصنوبر. |
| Biz aynı değiliz. Ve bu harika bişey --çünkü farklılıklarımız sayesinde hayatı yaratıp, devam ettirebiliyoruz. | TED | لاننا لسنا متشابهون .. ولا متساوون وهذا رائع .. لاننا مختلفون فحن نحافظ على استقرار واستمرارية الحياة بهذه الاختلافات |
| Bir grup adam ve bir grup kadın farklıydılar. | Open Subtitles | كان هناك قوم آخرون هنا، مجموعة رجال ونساء مختلفون. |
| Hepimiz değişik açılardan farklıyız. | TED | لأننا جميعا مختلفون من المناظير المختلفة |
| Tüketiciler, vatandaşlardan farklıdır. | TED | موافق؟ المستهلكون مختلفون عن المواطنين. |
| Bizden farklılar ve bu yüzden bizim gibi onlar da korkuyor. | Open Subtitles | أنهم مختلفون عنا, وهذا يجعلهم يخافون منا كما نحن نخاف منهم. |