Üzgünüm ama gelemem. Annemle Yüz Boyama Günü var. | Open Subtitles | لكن لا أستطيع مرافقتكِ, اليوم هو من أجل طلاء الوجوه للأبناء والأمهات |
Seninle Boston'a gelemem. | Open Subtitles | ''لا أستطيع مرافقتكِ إلى ''بوسطن. |
Seninle gelemem. | Open Subtitles | لا أستطيع مرافقتكِ. |
İyi bir okula gitmeni, iyi bir işe girmeni ve belki bir gün aşık olmanı ve evlenirken sana eşlik etmemi istemeni istiyordum. | Open Subtitles | وأردت أن تنهي دراستكِ وتجدين عملاً محترماً وربما تقعين في الحب يوماً ما وتطلبين مني مرافقتكِ إلى المذبح |
Lunch Garden'da yemek yemeden önce sana eşlik edebilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا مرافقتكِ قبل تناول الطعام في حديقة الغداء؟ |
Üzgünüm, seninle yarın Kalispell'e gelemem. | Open Subtitles | متأسف، لا يمكنني مرافقتكِ |
Seninle gelemem o yüzden. | Open Subtitles | لذا لا أستطيع مرافقتكِ. |
Komutana göre, bunu sana bir şekilde ifade etmeliyim sonra babanla konuşmalıyım sonra seni evinde ziyaret etmeliyim sonrasında da dışarıda bir yerde hoşuna gidebilecek bir aktivitede sana eşlik etme şerefine erişmeliyim. | Open Subtitles | طبقًا للقائد، فيجب أن أرتدي ملابس بطريقة معينة ثم أحدث أباكِ.. ثم الاتصال بمنزلكِ والحظو بشرف مرافقتكِ إلى حدث أو نشاط مخطط.. |
Nöbete başladık.... sana eşlik etmeye çalıştık. | Open Subtitles | بدأنا نوبات لمحاولة مرافقتكِ |
Majesteleri, sizlere Bombay'a kadar eşlik etmekle görevlendirildim. | Open Subtitles | سموكِ، لقد كلفتُ بواجب مرافقتكِ إلى (بومباي). |