diyorlardı. İnsanlar onun ruh haliyle ilgili sürekli yanlış yargılara varıyorlardı. | TED | كان الناس يسيئون الحكم عليها في كل الوقت على مزاجها. |
ruh haline bağlı olarak ya burada televizyon seyrediyordur... ya da burada bir sigara içiyordur. | Open Subtitles | الآن، إعتمادا على مزاجها يمكنها أن تشاهد التلفزيون هنا أو تتسللّ بسيجارة الى هناك |
Sabahları uyandığında nasıl bir ruh halinde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعرف مزاجها كيف يكون عندما تستيقظ في الصباح. |
Teğmen seninle görüşmek istiyor. Galiba Keyfi pek yerinde değil. | Open Subtitles | جو, الملازم تريد رؤيتك أعتقد أن مزاجها غريب |
Teşekkür ederim. Bugün Keyfi yerinde değil. | Open Subtitles | إن مزاجها متعكر.. |
Bence değişken bir mizacı var. | Open Subtitles | أنا قلق على مزاجها وتأهيله |
ruh hâli değişince dinlememe izin veriyor bazen. | Open Subtitles | بعض الأحيان ينقلب مزاجها وتسمعني بعض القصص |
Kızın ruh hali şeyden çok değişiyor Hershey Park'taki Kaptan Hook gezintisinden. | Open Subtitles | تلك الفتاه يتقلب مزاجها اكثر من الكابتن هوك في هرشي بارك |
Eğer anneniz o umutsuz telefonda arar, arar ve "Merhaba" derse, kim olduğunu bilmekle kalmaz, hangi ruh halinde olduğunu da bilirsiniz. | TED | على الهاتف وقالت " مرحباً " فأنت لن تميز مين يحادثك فحسب .. بل ستعلم كيف مزاجها أيضاً |
Yakında bu ruh hâli beş gün sürecek. | Open Subtitles | قريباً سيتعكر مزاجها لخمسة أيام |
ruh hali hava durumunu etkileyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هناك امرأة مزاجها أثّر على الطقس |
ruh hali hava durumunu etkileyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هناك امرأة مزاجها أثّر على الطقس |
Ve tam olarak bilmiyorduk ne olacağını ve ruh halinin nasıl olacağını. | Open Subtitles | [روجر] ولم نعرف أبداً حق المعرفة ما الذي سيحدث؟ أو كيف سيغدو مزاجها. |
- Keyfi yerinde. | Open Subtitles | ان مزاجها رائق - نعم - |
Nasıl biz mizacı var Bayan Stiles? | Open Subtitles | كيف هو مزاجها, سيدة (ستايلس)؟ |