| Araştırma görevlisi olmadan danışman olamazsınız. | TED | لا يمكنك أن تكون مستشاراً دون أن تكون مساعد مستشار في يوماً من الأيام. |
| Bir rehber danışman ya da onu taklit eden biri varmış. Dawn'a dilek diletmiş. | Open Subtitles | شخصاً ما يتظاهر بان يكون مستشاراً للتوجيه أجبرها علي عمل أمنيه |
| Ödevimi yapmadan senin NYPD için danışmanlık yapmana izin vereceğimi mi sandın gerçekten? | Open Subtitles | أتعتقد حقاً بأني سأدعك تصبح مستشاراً لشرطة نيويورك بدون أن أجري بحثاً دقيقاً |
| Ancak Skip, Rogers Rogers a da danışmanlık yapıyor... onların en büyük rakiplerine. | Open Subtitles | كان، مع ذلك مستشاراً لروجرز أند روجروز منافسهم اللدود |
| Kat danışmanı olmak dışarıdan göründüğünden daha zormuş. | Open Subtitles | أن تكون مستشاراً مقيماً أصعب بكثير مما يبدو عليه, |
| Öyleyse, Riley burada kendini yatırım danışmanı olarak tanıtmış, şimdiye kadar bir kez dolandırıcılıktan hükümlü, iki kezde şantajdan tutuklanmış. | Open Subtitles | إذاً فرايلي يُعد نفسه مستشاراً للإستثمار ومع ذلك فهو متهم بالتدليس وقد قبض عليه مرتين بسبب الإبتزاز |
| Hem Reagan hem de Bush yönetiminin üst düzey hukuk danışmanıydı. | Open Subtitles | كان مستشاراً قانونياً في كلتي إدارتي الرئيسين (ريغان) و (بوش) الأب |
| Görüşmeyeceğinizi bilsem de bir danışman psikolog çağırdım. | Open Subtitles | لقد عيّنتُ مستشاراً عاطفياً رغم ثقتي أن لا أحد منكم سيراجعه |
| Peki, bizce onu danışman gibi bir şeye götürmelisin. | Open Subtitles | نحن نظن أنه عليك أخذها لترى مستشاراً أو شئ ما. |
| O evli bir adam ve lisanslı olmayan bir danışman. | Open Subtitles | ،إنه رجل متزوج وليس مستشاراً له رخصة رسمية |
| danışman olarak çalışmasının istenme nedeni bu çekici kişiliği değildi elbet. | Open Subtitles | لم نسأله ليكون مستشاراً هنا بسبب شخصيته الساحرة |
| Şüpheliydi, şimdi de danışman mı oldu? | Open Subtitles | لقد كان مشتبهاً به. والآن صار مستشاراً لنا؟ |
| Crane'in kesilen kafalar hakkında olan bilgisi onu önemli bir danışman yapıyor benim için. | Open Subtitles | تجعله مستشاراً بالغ القيمة بالنسبة لي حالياً. |
| Dan Gilbert: Aslında yakın zamanda danışmanlık yaptığım Anavatan Güvenlik Departmanı'na göre Amerikan güvenlik bütçesi sınırları güvenli yapmaya harcanmalıdır. | TED | دان جلبرت: في الواقع كنت مستشاراً مؤخراً مع وزارة الأمن الداخلي، التي تعتقد عامة أن أموال الأمن الأمريكية ينبغي أن توجّه لتأمين الحدود. |
| Hala FBI için danışmanlık yapıyor musun? | Open Subtitles | أمازلت مستشاراً للمباحث الفيدراليّة ؟ |
| Buraya dönmeden önce danışmanlık yaptığım firmalardan birinde... | Open Subtitles | احدى الشركات التي كنت مستشاراً فيها كان بها شخص... |
| Cenazecisin. Yatırım danışmanı değilsin. | Open Subtitles | أنت متعهد لدفن الموتى ولست مستشاراً إستثمارياً |
| Hannah, ıslahevinden çıktıktan sonra tedavi merkezinde bir danışmanı öldürdü. | Open Subtitles | عندما خرجَت هانا من قسم الأحداث قتلَت مستشاراً في منزلٍ بمنتصف الطريق |
| Şehirdeki bütün büyük kumarhanelerin güvenlik danışmanı ve kendini bile koruyamamış. | Open Subtitles | فعَمِل مستشاراً للأمن في كل كازينو كبير في المدينة و... لم يستطع حتى حماية نفسه |
| James Earl, Los Angeles Polis Müdürlüğünde zihin okuma danışmanıydı. | Open Subtitles | كان (جيمس إيرل) مستشاراً قارئاً للأفكار لدى شرطة (لوس أنجلس). |
| Perakende bankacılık hizmetlerinde uzman görevindeydim. | Open Subtitles | كنت مستشاراً في الخدمات المصرفية للأفراد |
| Şimdi, bu trajedinin devam etmesine izin vermeyecek yeni, güçlü bir şansölye seçilecek. | Open Subtitles | و الآن هم سينتخبون مستشاراً جديداً. مستشاراً قوياً. مستشاراً لن يدع مأساتنا تستمر. |
| O filmde danışmandım. | Open Subtitles | كنت مستشاراً فيه |
| Polis danışmanıydım. | Open Subtitles | كنت مستشاراً لم يكن يدفع لي مقابل خدماتي |