bağımsız olmanın ve kendi sorumluluğunu almanın zamanı geldi artık. | Open Subtitles | حان الوقت لان تتعلم كيف تكون مستقلا وتتحمل مسؤولية نفسك |
Peki fosil enerjiden bağımsız olan birşey ile bu öncü ruhu nasıl devam ettirebiliriz? | TED | فكيف يمكننا ان نديم هذه الموارد ؟ تكمن الفكرة الريادية هنا بان نصنع شيئاً مستقلا عن الوقود الاحفوري |
Ama biz bağımsız bir araştırma yapılmasını düşünüyoruz. | Open Subtitles | ولكننا نعتقد أن تحقيقا مستقلا قد يكون ضروريا |
bağımsız bir dedektif ayarla. | Open Subtitles | لنفتح تحقيقا مستقلا لنرى بالضبط من هو داخل الحلقة |
Kültürel açıdan, Madonna'nın mirası müziğinin önüne geçmektedir, çünkü genel anlamda, şarkılarında cinsiyetiniz ne olursa olsun güçlü ve bağımsız olmayı, kendine güvenmeyi ima eder. | Open Subtitles | ثقافيا , تراث مادونا يتجاز أغانيها لأن أغلب أغانيها عن أن تكون قويا و مستقلا |
Senatör olduğumda cinsel saldırı iddiaları da dahil olmak üzere bu tür suçlara bakan bağımsız bir yargı organı oluşturmayı ...kendime görev edineceğimi bilmenizi istiyorum. | Open Subtitles | حين يعتدى عليهم وحين اكون سيناتور سأجعل مهمتي ان اخلق نظاما قضائيا مستقلا |
Beni Almanya'da ardında bıraktığında bağımsız olmamı, kendi sorumluğumu almamı söylemiştin. | Open Subtitles | عندما تركتني خلفك في المانيا اخبرتني ان اصبح مستقلا, |
Bebek güvencesiyle sağlanan maddi destek bireylerin doğdukları ailenin mali durumundan bağımsız olarak kişiye, daha eşitlikçi ve ekonomik güvenliği olan bir yol açmayı amaçlamaktadır. | TED | التمويل الأساسي المقدم من سندات الطفل يهدف لتوفير سبيل أكثر مساواة وموثوقا إلى الأمن الاقتصادي، مستقلا عن الوضع المالي للعائلة التي يولد بها الأفراد. |
bağımsız. Kendi başına varolabilen bir varlık. | Open Subtitles | يقف هناك , مستقلا ككيان معزول بنفسه |
aktif, kararlı, bağımsız, belli ki. | Open Subtitles | نشيطا و حاسما و مستقلا , و على ما يبدو |
Bu hastalıklarda tipik olan örneğin esansiyel tremorda, üste-başa dökmeden su içmek, mısır gevreği yemek, çorba içmek gibi şeyler yapamamak ya da insanların anlayabileceği şekilde okunaklı yazamamak ve dolayısıyla başkalarının yardımı olmadan bağımsız bir yaşam sürememek. | TED | أعراض هذه الأمراض، كالهزة سبيل المثال، هو عدم القدرة على الشرب أو أكل الحبوب أو الحساء دون إراقة كل شيء عليك، أو الكتابة بشكل مقروء حتى يتمكن الناس من فهمها، وأن تكون مستقلا تماما في حياتك بدون مساعدة من الآخرين. |
Çok bağımsız bir çocuk, değil mi? Evet, kesinlikle öyle. | Open Subtitles | أليس ولدا مستقلا بنفسه؟ |
Beyfendi bağımsız bir yazar Wired Magazine. dergisinde | Open Subtitles | -إنه يعمل مستقلا لدى مجلة "وايرد " |
Marc, korkarım ki asla tam olarak bağımsız olmayacaksın. | Open Subtitles | أخشى أنك لن تكون مستقلا تماما، "مارك" |
Şansımıza odada nemölçer, nemlendirici, bağımsız bir termostat hareket sensörleri ve CO2 ayıklayıcı varmış. | Open Subtitles | {\pos(192,200)} لحسن الحظ، كانت الغرفة تملك جهاز قياس رطوبة، مرطب جو، محراراً مستقلا... مستشعرات حركة، وجهاز تصفية الجو من غاز ثاني أكسيد الكربون. |