Bu insanlarda, Siyam ikizlerinde, görülene benzer bir şey ve biliyorum kulağa biraz ürkütücü geliyor. | TED | وهذا مشابه لما قد تلاحظونه عند البشر، في التوائم الملتصقة، وأعلم أن هذا الأمر قد يبدو مخيفا قليلا. |
Yunanlılar kalıp hâlde tuzlu, salamura edilmiş beyaz peyniri üretti, aynı zamanda bugünün pecorino romano'suna benzer, sert bir çeşidi de ürettiler. | TED | أنتج اليونانيون قوالب من جبنة الفيتا المملحة، إضافة إلى نوع آخر أكثر صلابة مشابه لما يسمى اليوم بيكومينو رومانو. |
Aslında iş şuna dönüşüyor ki orada bütün gördüklerimiz, o sıvı, hidrokarbon, etan ve metan, arabanıza koyduğunuza benzer birşey. | TED | ما تبين لاحقاً، هو أن كل ما نراه من السوائل مكون من الهيدروكربونات و المتان و الإتان و هو مشابه لما تضعونه في سياراتكم |
Ve karşınıza çıkan ikinci şey bir uyarı işareti, bir sigara kutusunda bulacağınıza çok benzer bir şey. | TED | والشيء الثاني الذي لديك هو نوع من التحذير، مشابه لما تجده على علب السجائر |
Herkesin umudu, belki de Dünya'mıza benzer bir gezegen bulabilmek üzerine. | Open Subtitles | ما يتمناه الجميع هو أننا لربما نستطيع إيجاد شيءٍ مشابه لما يوجد لدينا هنا على الأرض |
Bizim aramızdaki şeylere benzer. | Open Subtitles | لما هذا ؟ حسناً ، هذا مشابه لما يحدث ييننا |
Şirketin kendisi ,Oxitec, (onarla) son 10 yıldır beraber çalışıyoruz, bir ilaç şirketi olsaydı onun geliştirme yoluna çok benzer bir yol izliyoruz. | TED | في أوكسيتِك، الشركة نفسها التي كنا نعمل فيها في العشر سنين الماضية، على مشروع تنمية مشابه لما ستحصل عليه في شركة أدوية. |
Savaş gemilerinde kullanılanlara benzer. | Open Subtitles | مشابه لما يصنعونه في حرب السفن |
Sanırım bu da, Aaron'ın şu an yaptığıyla benzer bir şey olacak... | Open Subtitles | أظن أن ذلك مشابه لما يتخيله آرون. |
- Bu sizinkine benzer mi? - Evet. | Open Subtitles | لأن هذا مشابه لما عندك - نعم - |