| Beni yetiştirmek adına araştırmacılık kariyerini ve parlak bir geleceği bir kenara itivermiş. | Open Subtitles | من أجل أن ترفعني رمت والدتي حياتها المهنية كباحثه والقت جانبا مستقبلا مشرقا |
| Patlamanın, Dünya'dan gündüz bile görülebilecek kadar parlak olduğu tarif edilmiştir. | Open Subtitles | الانفجار وصف بأنه مشرقا جدا، يمكن مشاهدتة نهارا هنا علي الارض |
| Çünkü bir oyuncak kasabada, herşey parlak ve harika kalır, tam istediğim gibi. | Open Subtitles | لأنّه في مدينة الألعاب كلّ شيء يظلّ مشرقا ورائعا، تماما بالشكل الذي أريده |
| Binlerce çekici insan görüntüsüyle dolu umut vaat eden parlak bir gelecek vardı ve çoğu da kadın. | Open Subtitles | بدا المستقبل مشرقا و واعدا تملأه آلاف الصور اللامعة معظمها كانت لإناث |
| Ben delirdim mi yoksa çayırda parlak, altın renkli bir sis mi var? Kes şunu! | Open Subtitles | مجنوناً أو أن هناك ضبابا ذهبيا مشرقا في المرج؟ |
| O fotoğraf çekildiği sıralarda gelecek üçümüze de çok parlak görünüyordu. | Open Subtitles | عندما اخذت هذه الصورة المستقبل كان سيبدو مشرقا لنا الثلاثة |
| Güzel hayatın biraz tadını çıkar dünya birden bire tamamıyla görkemli ve parlak olur. | Open Subtitles | يحصل على بعض الطعم الجيد من الحياة الجيدة, وفجأة يصبح العالم مشرقا وبراقا. |
| # Terkettiğimizde şu bizim filmi gelecek hiç parlak değildi # | Open Subtitles | حين رأينا الفيلم المستقبل لم يكن مشرقا |
| Bu genç sporcunun geleceği çok parlak." | Open Subtitles | المستقبل يبدو مشرقا" "لهذا الشاب المكافح |
| Yemin ederim geleceğim çok parlak. | Open Subtitles | أقسم لك، مستقبلي، يبدو مشرقا للغاية، |
| Ve burada gördüğümüz parlak şeyler sadece yıldızlar değil. | Open Subtitles | وما نراه مشرقا ليست فقط النجوم |
| O parlak bir geleceğe sahip. | Open Subtitles | لديها مستقبلا مشرقا |
| - Bence çevrede herşey parlak gözüküyor. | Open Subtitles | - أعتقد أن الأفق يبدو مشرقا. |
| parlak bir ışıktı. | Open Subtitles | نورًا مشرقا |