Bana dürüst bir şekilde Marco'ya verdiğin tavsiyenin senin değil de Marco'nun iyiliği için olduğunu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | اتستطيع ان تخبرني هل كانت نصيحتك لماركو قائمة على مصلحته او مصلحتك انت؟ |
Kusura bakmayın, efendim ama zincir kanunu onun iyiliği için. | Open Subtitles | أسف يا سيدي .. ولكن قوانين امتلاك الكلاب من مصلحته هو |
- Tek bilmen gereken bunun onun ve kampanyasının iyiliği için olduğu. | Open Subtitles | كل ما تحتاجين معرفته ان كل هذا من اجل مصلحته الخاصه و مصلحه حملته ايضاً |
Şayet işbirliğine teşvik edersek, kalmak ilgi alanına girer. | Open Subtitles | انها فقط في مصلحته البقاء إذا كنا نشجع التعاون |
Ya kendi çıkarlarını geminin çıkarlarından üstün tutarsa? | Open Subtitles | ... كيف لنا أن نعرف أنه سيضع مصلحته أولاً على هذه المركبة ؟ |
Onun yerine insan kendisi için en iyisi neyse o doğrultuda hareket etmelidir. | Open Subtitles | هو ألا أؤمن. بدلاً من ذلك، يجب أن يتصرف الشخص حسب مصلحته. |
Savaş onun lehine gideceği için bu adam isteyerek bedenini verdi. | Open Subtitles | وهذا الجسد كان سعيداً ليحظى بالقبول بينما شَنَ الحرب في مصلحته. |
Bir adamın vicdanı genelde yararına olan şeylerin aksini söyler. | Open Subtitles | ضمير الرجل عموما فى تعارض طردي مع مصلحته |
Alnında kim olduğunu belli edecek bir izle dolaşacak, ve onun için en iyisini istiyorsan... bana geri döneceksin. | Open Subtitles | سيحمل وسماً على رأسه بموجب حقيقة كيانه وإذا أردتِ مصلحته... ستعودين إليّ |
Kendi iyiliği için fazla zeki ,aslında kuvvetli olmayan ,işkence edilmiş bir genç çocuk | Open Subtitles | شاب معذّب ذكي جداً فيما يخص مصلحته ، لا يصلح حقا للزواج |
Kendi iyiliği için, Nick. 72 saat psikiyatrik gözetimde tutulunca ne olacak? | Open Subtitles | حسنا ماهي مصلحته عندما يتعقد نفسيا لمده 72 ساعه |
Önemli olan onun iyiliği için bu düşüncesinden vazgeçirmek. | Open Subtitles | الشيء المهم هو أن نجد طريقة لمنعه من اكتشاف الحقيقة من أجل مصلحته الخاصة. |
Yani bunlar onun iyiliği için miydi? | Open Subtitles | إذاً قيامكِ بهذا هل كان كله من أجل مصلحته ؟ |
Kafasında bisiklet kaskı bulunan bir çocuk gördüğümde... bir iyi pataklamak isterim, sırf onun iyiliği için. | Open Subtitles | أرى طفلاً يضع خوذة الدراجة أودُ أن أبرحه ضرباً من أجل مصلحته |
Ve iş o noktaya gelince kendi iyiliği için kendini geri çekmek zorunda hissetti. | Open Subtitles | وعندما بدأ الضغط بالزيادة، لقد شعر وكأنه عليه الإبتعاد لأجل مصلحته. |
Bugün onu kendi iyiliği için hastaneye yatırmam lazım sonra başkasının sorunu olur. | Open Subtitles | اريد ان يقدم اعتراف للمشفى اليوم من اجل مصلحته وبعدها سيصبح مشكلة شخص غيري |
Ama kendi iyiliği için çok dürüstmüş gibi geliyor. | Open Subtitles | لكنهُ يبدو أنهُ صريحٌ للغاية لأجلِ مصلحته. |
Onu ikna edebilirim galiba. Kendi iyiliği için. | Open Subtitles | أظنني قد أستطيع إقناعه من أجل مصلحته الخاصة |
Ve soruşturma kurulunu atlatmanın tek yolu bakan yardımcısı Wilbur Dincon'a onun ilgi alanında olmadığını göstermek. | Open Subtitles | والسبيل الوحيد لإغلاق هيئة المحلفين هي بإقناع ويلبور دينكن مساعد النائب العام، أنها ليست في مصلحته |
Papa Cenapları yalnızca kendi çıkarlarını düke hatırlatıyor. | Open Subtitles | قداسته يذكّر الدوق أين تكون مصلحته |
Ağzını sıkı tutmasının onun için en iyisi olduğunu yoksa onu bulup çenesini kapattıracağımızı söyledik. | Open Subtitles | قلنا له بأن من مصلحته أن يصمت، وإلا فسنطلق عليه النار. لكن هذا جعل الأمر أسوأ. |
-Kamuoyu yoklamalarında lehine işliyor. | Open Subtitles | فهي تخدم مصلحته في صناديق الاقتراع |
Güvenini kazanmak ve onun yararına çalıştığımızı görmesini sağlamak zorundayım. | Open Subtitles | انا يجب ان احصل على ثقته، لاجعله ان يرى ذلك يهمل على مصلحته. |
Ben onun annesiyim. Onun için en iyisini ben bilirim. | Open Subtitles | أنا والدته، أعرف ما في مصلحته |
Ve Augustus gücü kendisi için istemiyordu. | TED | كما أن أوغسطس لم يسعَ للسلطة من أجل مصلحته. |