"معكِ" - Traduction Arabe en Turc

• sana
• sizinle
• ben
• yanında
• senin
• seni
• seninle birlikte
• de
• sende
• yanına
• senle
• - Seninle
• beraber

sana karşı dürüstüm, çünkü sanırım senden karşılık alabilmemim en iyi yolu bu.
أنا صادق معكِ لأنني أعتقد أن هذه أفضل طريقة للحصول على نتائج جيدة

Sanırım sana aşık oluyorum ve bu da çok hoşuma gitmiyor.
أعتقد أنني وقعت في الحب معكِ وأنا لا أحب ذلك تماماً

ben de sizinle çabalayacağım... çünkü siz buradayken ruhunuz benim gözetimimde.
و سأحاول معكِ .. طالما روحكِ تحت رعايتي بينما أنتِ هنا.

Ama bir gün uyandığında bunu yanında taşımaktan rahatsız olmadığını göreceksin.
ولكن يوماً ما، سوف تستيقظين، وستجدين أنّكِ لا تمانعين حمله معكِ.

- Tabii eğer senin için sakıncası yoksa. - Tabii ki sakıncası yok.
ذلك , لو أن هذا مناسباً معكِ بالتأكيد , نعم , لا بأس

Neden seni bana kelepçeleyip bizi ormanın içine kadar sürükleyip getirdiler?
لماذا قيّدوني معكِ و جرّوا بنا كلّ هذه المسافة إلى الغابة؟

seninle birlikte olmak çok hoş ama önce iş güzelim.
العمل قبل المتعة يا عزيزتى حتى ولو كانت المتعة معكِ

İstersem sana kaba kuvvet uygularım. Senden iki kat güçlüyüm.
يمكنني استخدام القوة معكِ إن أردت، فأنا أقوى منكِ بكثير

sana karşı dürüst olacağım. sana her şeyi söylemek istiyorum.
أريد أن أكون صريحاً معكِ أريد أن أخبرك بكل شئ

Minibüs çalmak istiyorsan, sana yardım ederim aşkım ama zaten bir motorsikletimiz var.
أتريدين أن تسرقي الشاحنة فأنا معكِ يا حبيبتي ولكننا حصلنا علي دراجة بخارية

Evet, ama onun sizinle hiç bir şekilde konuşmaması gerektiğini de anlattın mı?
نعم, لكن هل شرحتي له بأنه ليس عليه أن يتحدث معكِ عمومًا ؟

Yaptığınız her hareketi, hatta sizinle değilken bile yanınızda olacağız.
كل خطوة تخطيها ونحن حتى لسنا معكِ سوف نكون معكِ.

- Sırf güzelsiniz diye her erkek sizinle yatmak istiyor sanıyorsunuz.
فقط لأنكِ جميلة، تعتقدي أن كل رجُل يُريد ممارسة الجنس معكِ

Dürüst olmak gerekirse ben hayatımın en büyük hatasını yaptım tamam mı?
لكي اكون صريحاً معكِ , اكتشفت انني اقترفت اكبر خطأ في حياتي

Hey, Lily, ben Ted, hani şu yolun kenarında parasız bıraktığın çocuk.
مرحباً ليلي .. معكِ تيد .. الشاب الذي تركته على جانب الطريق

Haftada iki gün buraya geleceksin. yanında Tucker Westmore'u da getireceksin.
حسنًا، بإمكانك المجيئ إلى هنا مرتين أسبوعيًا و تحضرين معكِ الطفل،

Mahkeme boyunca en az birimizin devamlı senin yanında olmasına karar verdik.
أردنا أن يكون معكِ على الأقل شخص واحد في المحكمة طوال الوقت.

Çünkü dürüst olacağım, buraya gelen, senin kadar hoş kızlar sadece ölüler.
سأكون صادقاً معكِ ، مُعظم الفتيات اللواتيلهنمثلجمالكِأتوا إليهنا.. حسناً , لقد ماتوا

Çıkmak diyebiliriz, öylesine takılmak diyebiliriz. Ne olursa olsun, senin birlikte olmak istiyorum.
يمكننا أن نسمه مواعدة أو خروج لا يهم، أريد فقط أن أكون معكِ

Tüm boş zamanımı seninle geçirmeye bayılıyorum. Şimdi seni buradan öpeceğim.
احب أن اقضي كل هذا الوقت معكِ سوف أقبلكِ هنا ..

Biliyorsun bu aptal yere katılmayı sadece seninle birlikte olmak için istedim.
أنت تعلمين ان السبب الوحيد لانضمامي لذلك المكان السخيف لأكون معكِ صحيح؟

Diğer silah sende. O yüzden sen de onunla git.
،وأنتِ معكِ المسدس الآخر الوحيد لذا يجب عليكِ الذهاب معه

Yaptığım her şey, verdiğim her karar başıma gelen her kötü ve harika şey beni tam da buraya getirdi, bu ana, senin yanına.
كلّ شيءٍ قمتُ به، وكلّ خيار اتخذته، وكلّ شيءٍ فظيع ورائع حدث لي على الإطلاق، كل ذلك قادني إلى هنا، إلى هذه اللحظة معكِ.

Eğer Rose Red benim olmasaydı, şu an senle yatakta olur muydum?
هل كنت سأرغب ان اكون معكِ فى الفراش الان

Sakın bana - Seninle bir anlaşma yapalım.
لو اعتقدتى أنكِ لن تشعرين بالتحسن سوف أعقد معكِ إتفاقاً

Ama seninle beraber olmak bana birinin seni görülmek istediğin gibi görmesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu hatırlattı.
.. لكن معكِ .. يذكرني بكم هو رائع أن تُرى من قِبل شخص ما بالطريقة التي تريد أن تُرى بها