İyi de siz ikiniz ilişkinizi kurtarmak istemeseydiniz gelip burada benimle oturmazdınız. | Open Subtitles | لكنك لن تكون هنا تجلس معي إن لم ترغب بإنقاذ هذه العلاقة |
Planda olmadığım için, benimle ne yapacağını bilmiyormuş gibiydin. | Open Subtitles | وكأنك لا تعرف ماذا تعمل معي إن لم أكن في الخطة |
Her zaman Boston'u terk edebilirsin ve benimle New York'a gelebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع المجيئ معي إن أحببت إلى نيويورك، أو متى أردت؟ |
Oraya gidersem, sence benimle röportaj yapmayı kabul eder mi? | Open Subtitles | ،أتظنه سيقبل بلقاء معي إن صعدت الجبل المقدس؟ |
Kelepçelerden kurtulduğumuz zaman, istersen benimle gelebilirsin. | Open Subtitles | سوف نتخلص من تلك القيود و يمكنك ان تأتي معي إن أردت |
Randevum olsaydı buraya benimle gelirdi. | Open Subtitles | من الأرجح انه سيأتي إلى هنا معي إن كان لدي موعد |
Bak, benimle birlikte olmak istemiyorsan şu an bu, senin için çok fazlaysa sorun değil. | Open Subtitles | اسمعي، إن لم تكوني تريدين البقاء معي إن كان هذا كثيراً عليكِ الآن فلا بأس |
Eğer istemiyorsan benimle konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تتكلم معي إن لم تُرِدْ ذلك |
Ya kabul eder benimle kalırsın ya da evi terk edersin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تبقى معي إن رغبت و إلا غادر منزلي |
Eğer benimle gelirsen, eğer oraya gider ve onları kurtarırsam, canlı bir şekilde buraya getirirsem bana inanırlar. | Open Subtitles | إن أتيتِ معي إن وجدتهم وأنقذتهم وأعدتهم أحياء سيصدقونني |
Gay düğününe gitmek istiyorsanız benimle gelin. | Open Subtitles | تعالوا معي إن كنتم تريدون أن تحضروا حفلاً شاذاً |
İstersen ortamlarda benimle seviştiğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخبار الناس أنك فعلتها معي إن أردت. |
Yaşamak istiyorsan benimle gel. Hep bunu söylemek istemişimdir. | Open Subtitles | تعال معي إن أردت العيش، لطالما ودّدت قول هذا |
Hatta ekibime onu ispiyonlama fikri hoşlarına giderse bile benimle uğraşmaları gerekeceğine dair söz verdim. | Open Subtitles | في الواقع، حذرت فريقي أنه سيتعاملون معي إن خطر ببالهم فكرة خيانته |
Anne, diziyi sevmiyorsan benimle oturmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أمي, ليس عليك الجلوس معي إن كنتِ تكرهينه. |
Ben burdan gidiyorum.İstiyorsan benimle gelirsin, yoksa yalnız gideceğim! | Open Subtitles | تعال معي إن شئت وإلاّ ذهبت لوحدي |
benimle sadece eğer istiyorsa vakit geçirmeli. | Open Subtitles | يمكنه فقط أن يقضي وقت معي إن أحب هذا |
Ve yürümeseydim benimle sevişmeyeceğini bildiğim için. | Open Subtitles | -بغرض المساندة ولأنّني كنتُ أعرفُ أنّكِ لن تمارسي الجنسَ معي إن لم أشارك |
Hayatta kalmak istiyorsan benimle gel. | Open Subtitles | تعالَ معي إن كنتَ تريد أن تعيش |
Ölmek istemiyorsan benimle gel. | Open Subtitles | ـ تعال معي إن كنت لا تريد الموت |