Tanrım! Yani böyle bir şeyi sadece benimle mi paylaştı? | Open Subtitles | أوه ، هل هذه الأخبار تم مشتاركتها معي فقط ؟ |
Eskiden, sadece benimle birlikte olmak, seni mutlu etmeye yeterdi. | Open Subtitles | مضى وقت عندما كنتِ سعيدة جداً لتكوني معي فقط |
sadece benimle konuşuyordu çünkü ondan bıkmıştı, ama bu konuşmayı severdim. | Open Subtitles | أحببت الطريقة التي كان يتكلم بها أعرف أنه تكلم معي فقط لأنه كان قد سأم منها و لكني أحببت هذا |
Sadece bana ait olan değil benim de ait olduğum bir kadın. | Open Subtitles | أريد إمرأة التي سوف لن تتعارك معي فقط بل التى ستكافح من أجلي |
Ama şu andan itibaren, Walling yalnızca benimle irtibat kuracak. | Open Subtitles | ولكن من الآن فصاعداً (والينج) ستتواصل معي فقط |
Kyle beni bile takımda istemedi, Gracie. Sadece senden bahsedebilmek için benimle takılmak istemiş. | Open Subtitles | كايلم لم يردني في الفريق فقد كان يخرج معي فقط كي أحدثه عنكِ |
Kendisi, sadece benimle iş yaparken yalancı, hırsız... kazıkçı bir hergele gibi davranıyorsa şaşarım. | Open Subtitles | الذي سأتفاجئ بكونه لصاً ووغداً لعيناً أثناء تعامله معي فقط |
Bilmiyorum, Lady'den beri sadece benimle samimi oldun. | Open Subtitles | حسناً لا اعرف, انت كنت ودود معي فقط منذ السيدة. |
Konuşma terapisine inanan bir insanım, eğer kültürümüzün anneliğe geçişi algılayışını değiştireceksek, kadınların birbirleriyle konuşmaya ihtiyacı var, sadece benimle değil. | TED | أنا من أنصار العلاج بالمحادثة، لذا إن كنا سنقوم بتغيير الكيفية التي تفهم بها ثقافتنا ذلك الانتقال إلى الأمومة فالنساء يحتجن للحديث مع بعضهن البعض، وليس معي فقط. |
sadece benimle temasa geçin. Görev anlasildi mi? | Open Subtitles | لتبق على إتصال معي فقط, أتفهم ذلك؟ |
Bazı şeyleri sadece benimle paylaşırdı. | Open Subtitles | هناك أمور معينة كان يفعلها معي فقط |
Bu çocuk bütün hayatı boyunca sadece benimle konuşarak yaşadı. | Open Subtitles | هذا الفتى عاش طول حياته يتكلم معي فقط |
Ve sadece benimle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | ولهذا هو يرغب بالتعامل معي فقط |
İkiniz de neden çekip gitmiyorsunuz? - sadece benimle konuşmanı istiyorum. | Open Subtitles | كلاكما ابتعدا تكلمي معي فقط |
sadece benimle iş yapar. | Open Subtitles | إنه يتعامل معي فقط |
- Eğer sadece benimle gelirsen-- | Open Subtitles | لو تأتي معي فقط |
Ama o sadece benimle konuşmak istiyordu. | Open Subtitles | لكنه أراد الحديث معي فقط |
- sadece benimle gelin. | Open Subtitles | -تعالوا معي فقط |
Sadece bana karşı dürüst olmanı istiyorum. Çok fazla şey istemiyorum, değil mi? | Open Subtitles | أريدك أن تكوني صادقة معي فقط أعني، أهذا كثير لأطلبه؟ |
Ne istersen onu yapacağım, Sadece bana elini ver. | Open Subtitles | سأعطيك كل ماتريد تعاون معي فقط |
Ama şu andan itibaren, Walling yalnızca benimle irtibat kuracak. | Open Subtitles | ولكن من الآن فصاعداً (والينج) ستتواصل معي فقط |
Sadece tek başına kalamadığın için benimle birlikteydin, değil mi? | Open Subtitles | أنّكِ كنتِ معي فقط لأن لا يمكنكِ أن تعيشي بمفردكِ. ـ صحيح؟ |