Çünkü birisi ona bakıp hala sana aşık olduğunu söyleyebilir | Open Subtitles | لأن كل من يراه يدرك بأنه لا زال مغرماً بكِ |
Buffy'ye hâlâ aşık falan değilim. Zaten hiç değildim ya. | Open Subtitles | ذلك ليس معناه أنني مازلت مغرماً ببافي رغم أنني لم أفعل ذلك |
Ve bu prens 21. yüz yılda ona sırılsıklam aşık halde ortaya mı çıkıyor? | Open Subtitles | و أن هذا الأمير ظهر في القرن الحادي و العشرين مغرماً بها ؟ صلي النقاط ، هلا تفعلين هذا ؟ |
Zamanı gelip, ona gerçeği söylediğinde sana âşık olmuş olacak, bunu takmayacaktır bile. | Open Subtitles | وفي الوقت الذي ستخبرينه بالحقيقه سيكون مغرماً تماماً بكِ حتى أنه لن يكترث |
Belki de bu hiç fena olmazdı. O kardeşime aşıktı. | Open Subtitles | ربما لم تكن فكرة سيئة، فقد مغرماً بها كما ترى. |
Clark, sen ona aşıktın. | Open Subtitles | كلارك كنت مغرماً بها |
Keşke temiz enerjili bir robot yapsaydım ama hem çok yorgundum hem de aşıktım. | Open Subtitles | لو أنني بذلت مزيداً من الجهد ...لتطوير آلي غير ضار بالبيئة لكنني كنت منهكاً و مغرماً |
Oradaki Kuklacı Gary'e aşık olmayan tek kişi ben olduğum için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأنّني الوحيد الذي ليس مغرماً بالسيّد غاري بوبينز. |
Bardağına şarap koyan birine 24 saatte aşık oluyorsun. | Open Subtitles | أربع وعشرون ساعة مع فتاة تعمل في النبيذ وأصبحت مغرماً |
Yani, bana bir zamanlar bir erkeğe aşık olduğunu ve bir daha asla bu konuyu konuşmayacağımızı söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن أن تخبرني أنك كنت مغرماً برجل و تظن أننا لن نتحدث عن هذا ثانية |
Aşk değil. Biz aşık değiliz. Seni sevdiğimi söylemedim. | Open Subtitles | لا، ليس الحب، أنا لست مغرماً بكِ لا اقول أني أحبكِ |
Ona çok aşık olduğun için değil, kariyerine çok aşık olduğun için kovdun onu. | Open Subtitles | لم يكن السبب أنّكَ كنتَ مغرماً بها بل لأنّكَ كنتَ مغرماً أكثر بمهنتكَ |
Çünkü siz, birbirinizi ne kadar uzaklaştırırsanız uzaklaştırın, Julian, gerçekten aşık olmanın ne demek olduğunu biliyor. | Open Subtitles | مهما كنتما تستمرّان ،في الابتعاد عن بعضكما فإنّه يعرف ماهية أن تكون مغرماً حقاً |
Faranguisse 'e aşık olmadığı çok açık | Open Subtitles | كان من الواضح أنه لم يكن مغرماً بفارانغيس. |
Ama ona aşık değilim ve ayrılmak üzereyiz | Open Subtitles | ولكنني لست مغرماً بها ونحن على وشك الانفصال |
Hayır, anneme hala aşık olduğun için burada kalıyorsun. | Open Subtitles | كلا ، مابقيت هنا إلا بسبب أمي فما زلتَ مغرماً بها |
En son âşık olduğum kız dışında. | Open Subtitles | ربما ما عدا الفتاة الأخيرة التي كنت مغرماً بها |
Ona âşık falan değilim ama onu terk edersem babası ne yapar diye düşününce ödüm bokuma karışıyor. | Open Subtitles | لست مغرماً بها, لكنني اتغوط على نفسي فقط من التفكير فيما قد يفعله أبوها إذا هجرتها |
Geiger'a gitmişti çünkü Carmen'e aşıktı. | Open Subtitles | ذهب إلى منزل (غايغر) لأنّه كان مغرماً بـ(كارمن). |
Yani ona aşıktın. | Open Subtitles | إذاً، كنت مغرماً بها |
Uzun yıllar ona aşıktım. | Open Subtitles | لقد كنت مغرماً بها لسنوات |
Evet. O sana âşıktı, ancak bir sorun vardı sen beni seviyordun. | Open Subtitles | حسناً، لقد كان مغرماً بك و لكن كانت هناك مشكلة |
Sizi rahatsız ettim. Adım Nat Cooper. Kızınıza aşığım. | Open Subtitles | أنظر أننى اسف لأزعاجك أننى نات كوبر أننى مغرماً بحب أبنتك |
Ve biliyordum ki, biliyordum ki bundan tamamen emindim ki ona âşıktım. | Open Subtitles | بأنني كنت لم أخض تجربة مثيلة من الشغف الذي شعرت به حين رسمتها. وقد أيقنت، بوضوح تام أنني كنت مغرماً بها. |
Sana düşkündüm ve üstesinden gelemediğim bir şehvet duyuyordum sana. | Open Subtitles | كنت مغرماً بكِ... وبالتأكيد كانت لديّ رغبة جنسية شديدة تجاهكِ، لدرجة لا يمكنكِ تخيلها... |