Ama gücü olmadan bunun bir anlamı yoktu. Ölse de fark etmezdi. | Open Subtitles | لكن من دون أيّ نفوذ كان بلا مغزى كان و كأنّه ميّت |
Bunu daha fazla ertelemenin artık bir anlamı yok sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس هناك مغزى من اعتمار هذه بعد الآن. |
İlk başta, bu çok sezgisel olmayan bir şeydi, ama onların bakış açısından, bir çok anlamı var. | TED | في البداية، كان شيئا غير بديهي لكن عندما تفكر بالأمر من وجهة نظرهم، فالأمر واضح وذا مغزى |
Ve bence Improv Everywhere'in amacı biraz da bu. | TED | وأظن أن هذا هو نوعا ما مغزى إمبروف أفريوير. |
Ünlü psikolog Martin Seligman'e göre anlam, kendinin ötesinde ki bir şeye hizmet etmekten ve ait olmaktan ve içindeki en iyiyi geliştirmekten geliyor. | TED | عالم النفس الشهير مارتن سيليغمان يقول مغزى الحياة يأتي من الأنتماء لشيءٍ وخدمة شيءٍ غير نفسك ومن تطوير أفضل ما لديك. |
İşin insan eti ile olduğu için, ne demek istediğimi anlamışsındır. | Open Subtitles | عندما تتعاملون يا رفاق مع الأعضاء البشرية قد ستعرفون مغزى كلامي. |
Yani istediği başka bir şey yoksa, yaşamanın ne manası var? | Open Subtitles | ولو أنه لا يوجد المزيد من الأشياء نريدها ما مغزى الحياة؟ |
Resim, resimdeki her şeyin anlamlı ve önemli olduğu görsel bir dildir. | TED | الرسم هو لغة مرئية حيث كل شيء في الرسم له مغزى وأهميّة |
Artık vücudunun her yerinin benim için ayrı bir anlamı var. | Open Subtitles | الآن كلّ جزء من جسدكِ له مغزى جديد بالنسبة لي. |
İletişim sistemini yeniden kurmak sembolik anlamı yüksek anahtar bir görevdi. | Open Subtitles | كان إعادة بناء نظام الاتصالات هدف رئيسي ، وذو مغزى رمزي مهم. |
Eski arkadaşlarımla konuşmamın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هنالك مغزى مِن التحدّث مع صديقاتي السابقات. |
Bunun için bir sebebim olduğunu hissedebilsem, bir anlamı olsa işte bu, beni iyi hissettirirdi. | Open Subtitles | ما سيجعلني أشعر بتحسن لو أنني وجدت سبباً لكل هذا لو أن هناك مغزى |
Gizli sevgili partisine gizli sevgili olmadan gitmenin anlamı ne? | Open Subtitles | ما مغزى أن تكون سراَ لم نخوض علاقة حب سرية ؟ |
Hala seninle konuşacaksa, senden ayrılmasının anlamı ne? | Open Subtitles | ما مغزى هجرها لك إذا كانت تريد الكلام معك؟ |
Hiçbir amacı yok ve bir amacı olmasına gerek de yok. Bir nedene ihtiyacımız yok. | TED | والذي يتمثل فقط في أنه لا يوجد مغزى وأنه لا يجب أن يوجد مغزى. لا نحتاج لسبب. |
Sonra bu aktörler ve aktrisler aslında repliklerini yerden alır. Bu yüzden bu tür işaret sistemleri ortaya çıktı ve anlam kazanmaya başladı. | TED | وعندها وجدت الممثلين والممثلات يقرأون جمل أدوارهم من الأرض وعندها تبين أن هذا النوع من الإشارات بدأ يصبح ذو مغزى |
demek istediğim, küçük dansları sayesinde dünyanın devam ettiğini nasıl anlayabilirler ki? | Open Subtitles | مغزى طقوس الحب المتبادل كيف لهم أن يدركوا أنهم برقصهم المتواضع هذا، يحيا العالم؟ |
Bence bu merasimi karartmaktan başka bir şey değil yani, bunu uzatmanın bir manası yok. | Open Subtitles | أعتقد بأنه ماحدث ألقى بظلاله على اجراءتنا لذا لا أرى أي مغزى لبقاءنا مطولاً |
TK: Kırmızı yıldızlar, Şikago târihindeki önemli olayları temsil eder. | TED | تيد: الأنجم الحمراء ترمز إلى أحداث ذات مغزى في تاريخ شيكاغو. |
Önceden hayatın anlamını bildiğimi sanıyordum ama şimdi hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | كنت أعتقد أنني أعرف مغزى الحياة ولكن ليس لدي أدنى فكرة |
Ama elinde bazı çözüm yolları olmadığı müddetçe bu konuşmanın asıl amacını anlayamıyorum. | Open Subtitles | ولكن إذا لم يكن لديك حل فأنا لا أفهم مغزى هذا الحوار |
Bu durumda görev bölüşmenin bir faydası olmaz. | Open Subtitles | لم يعد هناك أي مغزى من امتلاك صفين للقتال الآن. |
Düşünüyorum da satıcıya mantıklı bir teklifle gidersin, | Open Subtitles | كنتُ أفكر تجعلين المشتري يحصل على شيء ذو مغزى من السؤال |
Belki bu hikâyenin ana fikri güçlü olanların da en az güçsüz olanlar kadar berbat olduğudur ve bir insanın yapabileceği en kötü şey kendisine ait gücü | Open Subtitles | ربما يكون مغزى القِصَة أنَ أولئكَ الذينَ في السُلطَة فاسدينَ بقدرِ الذينَ ليسوا فيها و أسوَء شيء يقوم بهِ أي أحَد هوَ أن يتخلى عَن سُلطتهِ أو سُلطتها |
Ve ben kendimi yeni bir Amaç içerisinde görmeye başladım -- çıkıştaki yaşlı adam olarak değil, ileriye doğru oynayacak bir rolü olan biri olarak. | TED | وبدأت أرى مغزى جديد لحياتي، لست ذلك الرجل الذي قارب على نهاية عمره، إنما الرجل الذي ما زالت لديه رسالة يؤديها. |
Benim gibi ihtiyarlar bir şey söylemek istemezler. Bir amacım yok. | Open Subtitles | المسنون مثلي لا يزعجون أنفسهم بذلك لا يوجد مغزى |
İş: anlamlı ve tatmin edici çalışmaların içinde olmak. | TED | والعمل : يعني الانخراط بمهام مرضية وذات مغزى |