İki öğrencinin vahşice öldürülmesinin soruşturması .devam ederken bir öğrenci hala kayıp. | Open Subtitles | التحقيق المتواصل لجرائم القتل الوحشية لطالبين، مع طالب وحيد ما زال مفقوداً |
Çünkü bunu yatak odamızdaki dolaptan çıkarttım ve silahın kayıp olduğunu gördüm. | Open Subtitles | لأني أحضرت هذه من الخزانة التي داخل غرفة النوم وكان السلاح مفقوداً |
Ailemden bir başkasının daha çatlaklardan aşağı kayıp düşmesini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أبداً أن أرى عضواً آخر من هذا العائلة مفقوداً |
Havayolu çantasına baktığımızda eksik olan bir şey vardı "bir ajanda". | Open Subtitles | عندما فتشنا حقيبة السفر كان هناك شيئاً مفقوداً ... .. مفكرة |
Bu kapı kilitliydi efendim, ve daha da önemlisi anahtarı kayıptı. | Open Subtitles | كان هذا الباب موصداً عن آخره سيدي بالإضافة إلى أن المفتاح كان مفقوداً |
Pazar öğlen turumu yaptıktan sonra kilidin kayıp olduğunu farkettim. | Open Subtitles | لاحظت أن القفل كان مفقوداً عندما قمت بجولاتي ظهيرة الأحد |
Evet. Onun kayıp olduğunu size söylemiştim. | Open Subtitles | نعم، إنه الرجل الذي أخبرتك أنه كان مفقوداً |
Evet efendim, kontrol ettim ve bir tanesi kayıp. | Open Subtitles | نعم يا سيدي، فعلت، وما زال واحداً مفقوداً |
Sevgili Günlük, kardeşim hala kayıp ve belki de bu benim suçum. | Open Subtitles | إلهي، ما زال أخي مفقوداً وربما أنا المذنبة، لم أتعامل مع سوء سلوكه بصدر رحب |
50 yıldır hayatımızda kayıp olan bir tek şey var, uh, senden bana bir oral sex yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | الآن و بعد 50 عاماً كان هناك شىء واحد مفقوداً أريدك أن تُعطينى جنس فموى |
Bölük komutanı hala kayıp. -Uçağının düştüğünü sanıyorlar. | Open Subtitles | قال مقر السرية إنه لا يزال مفقوداً يعتقدون أن طائرته أسقطت |
İlerleme var, ama bir kısmı hala kayıp. | Open Subtitles | أناأعكفعليه،ولكن.. بعض منها ما زال مفقوداً .. |
Hala kayıp olan, oralarda bir yerlerdeki adama. | Open Subtitles | رجل ما زال مفقوداً ما زال هناك في مكان ما. |
Konu kayıp birisi olunca, Bilgi bulmak oldukça zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب إيجاد معلومات عندما يكون الموضوع مفقوداً |
Ben kayıp derken, telafi etmem gereken zamanı kastetmiştim. | Open Subtitles | حسناً عندما أَقول مفقوداً أَعني الوقت الذي يجِب أَن أَختلقه |
Kontrol et, etrafı yokla ve bak bakalım eksik bir şey var mı. | Open Subtitles | تأكدِ , تحسسى المكان لنرى إن كان هناك شيئاً مفقوداً |
Bütün hafta kayıptı ve sonra ıssız bir yerde ortaya çıktı! | Open Subtitles | كان مفقوداً طوال الأسبوع ثم ظهر فى مكان مجهول |
Kütüphanede müzik kutusu vardı ama kayboldu. | Open Subtitles | هناك صندوق موسيقي في المكتبة وبات الآن مفقوداً |
Sultan'ım, zümrüt yüzük kaybolmuş değil. | Open Subtitles | أيتها السلطانة، خاتم الزمرد ليس مفقوداً |
Helen sabah ofisimi arayıp torununun kaybolduğunu söyledi. | Open Subtitles | إتصلت هيلين بمكتبي هذا الصباح وقالت لي بأن حفيدها كان مفقوداً |
Evet. 4 gündür kayıpmış bu da ölüm zamanına uygun. | Open Subtitles | أجل، لقد كان مفقوداً لمدة أربعة أيام و الذي يتناسب مع وقت الوفاة، و الإسنان هي متطابقة |
Savaşta kaybolmuştu hayatını kurtarmaya çalışıyordu, ve benim yanında olmayıp umursamadığımı düşünüyordu. | Open Subtitles | كان مفقوداً أثناء الواجب يضحي بحياته التفكير بعدم مساندتي له وبعدم أكتراثي |
Eğer bir şey kayıpsa 6. Bölge Karakolu'nu arayıp bana bildirin. | Open Subtitles | إن وجدتِ شيئاً مفقوداً أتصلى بالوحدة السادسة وأعلمينى بالأمر |
Bazı kadınlara göre onların kaybolan çocuğu. | Open Subtitles | لبعض النساء هو كان ولدهم الذي رحل مفقوداً |
- K irk kaybolmadı. - Öldürüldü. | Open Subtitles | كيرك ليس مفقوداً إنه ميت |
Jesse, Eğer Michael, kaybolduysa bana yalnızca ne yaptığını söyle. | Open Subtitles | جيسي اذا كان مايكل مفقوداً فقط اخبرني ما افعل |
Örneğin, geçen yıl O'Neill kaybolduğunda bir olay gerçekleşmişti. | Open Subtitles | كـ مثال , كانت هناك حادثة السنة الماضية عندما كان الكولونيل أونيل مفقوداً |