Şaşırtıcı derecede ince; dünyanın boyutu ile bizi koruduğu evrene kıyasla çap olarak kıyaslandığında bir elma kabuğundan çok daha incedir. | TED | إنه بشكل مبهر رقيق، مقارنةً مع حجم الأرض والكون الذي يحيطنا، انها أرق بكثير من جلد تفاحة مقارنةً مع قطر الأرض. |
Başarısız dönemden çıkan softball oyuncuları o akşam başarılı performans sergileyen oyunculara kıyasla topu daha küçük görürler. | TED | لاعبو البيسبول يرون الكرة أصغر إذا ما استعادوا وعيهم من التدهور، مقارنةً باللاعبين الذين قضوا ليلة حماسية في الملعب. |
Bedenin tutkuları, güç ve hırsın verdikleri yanında hiç kalır | Open Subtitles | رغبات الجسد، هي لا شيء مقارنةً بما تصنعهُ القوّة والطموح |
Benim doğum odası örneğim Çin'in çalışkan insanları yanında önemsiz kalır. | TED | مثالي في غرفة الولادة يعتبر لا شيء مقارنةً بمدى صعوبة عمل الناس في الصين. |
Ancak savaş ile karşılaştırıldığında tehlikeyle karşılaşma ihtimali günlük hayatta daha azdır. | TED | لكن احتمالية مواجهة المخاطر في الحياة المدنية مقارنةً مع مخاطر المعركة هو قليل للغاية. |
Tüm bunlar ne kadar güzel olursa olsun, seni nasıl gördüğümüzle kıyaslanamaz bile. | Open Subtitles | بالجمال الذي يبدو عليه كل هذا لا يعني شيئًا مقارنةً بطرقة نظرتنا لك. |
Eğer yeni ilaç plaseboya kıyasla önemli bir yarar sağlarsa, etkili olduğu kanıtlanırdı. | TED | إذا أظهر الدواء الجديد فائدة ملحوظة مقارنةً بالدواء الوهمي، أثبتت فعاليته. |
Tesla gibi bir şirketin temel değeri, sürdürülebilir enerjinin ilerleyişini olmayışına kıyasla hızlandırabilme derecesidir. | TED | القيمة الأساسية لشركة مثل تسلا هو مدى تسريعها لظهور الطاقة المستدامة، مقارنةً بما كان سيحدث بطريقة أخرى. |
Müdür Song'un yaptıklarına kıyasla benim yaptığım devede kulak kalır. | Open Subtitles | مقارنةً بما تفعله المديرة هذا يبدو كلعب أطفال |
İsveç buraya kıyasla tam bir cennet. Orada hakikaten rahatlarsın. | Open Subtitles | السويد كالجنة مقارنةً بها تشعري بالراحه هناك |
Göreceklerinin yanında hiçbir şeyim. | Open Subtitles | أنا لا شيء مقارنةً بما أنت على وشك رؤيته |
Annemin yaşadıklarının yanında hiç | Open Subtitles | حسناً . هذا لم يكن شيئاً مقارنةً بما مرت به أمي |
Onun yanında delikanlı gibi duruyorum değil mi? | Open Subtitles | مقارنةً به, أبدو و كأنني شاب أليس كذلك ؟ |
Bir insanın hayatı bir şehrin yok olmasıyla karşılaştırıldığında nedir ki? | Open Subtitles | ...في النهاية، ما هي حياة رجل واحد مقارنةً بدمار مدينة كاملة؟ |
Buz kamyonlu katil bu adamla karşılaştırıldığında amatör kalırdı. | Open Subtitles | كان قاتل شاحنة الثلج هاوياً مقارنةً بهذا الرجل |
Bununla karşılaştırıldığında, duvara sloganlarını yazmaları çok normal görünüyor. | Open Subtitles | وضع شعار على الجدار يبدو طبيعياً مقارنةً إلى ذلك |
Bir saat önce engellemeye çalıştığımız intikamları ne olursa olsun, bu insanların şu an yapabilecekleriyle kıyaslanamaz bile! | Open Subtitles | أيّـاً يكن ما استفززناه من انتقام لدى .. هؤلاء منذ ساعة , فهو لاشئ مقارنةً بما هم قادرين على فعله الأن.. |
Fakat siyasetle ilgilenmenin gereksinimleri ile kıyaslandığında karşılanamazdırlar. | Open Subtitles | ولكن هذه الاحتياجات تعتبر مستحيلة التنفيذ. مقارنةً بالاحتياجات التي يتعامل معها السياسيون. |
Yavapai'nin yapacaklarıyla kıyaslayınca çocuk oyuncağıydı. | Open Subtitles | كانواْ متساهلين مقارنةً بقبيلةِ "يافاباي" لو بقيتُ معهم. |
Yabancı bir öğrenciden Amerikan vatandaşlığına yolculuğum 16 yıl sürdü, diğer göçmen hikayeleriyle karşılaştırınca kısa bir zaman dilimi. | TED | رحلتي من طالبة دولية إلى مواطنة أمريكية أخذت 16 عاماً هذا وقت قصير مقارنةً بقصص المهاجرين الاخرى. |
Şimdi hepinizi test etseydim, kötü haberlere oranla, iyi haberlerden bu kadar öğrenirdiniz. | TED | فلو أني قمت الآن باختباركم جميعاً، هذا هو مقدارما قد تتعلمونه بشكلٍ أكبر من الأخبار السارة مقارنةً بالأخبار السيئة. |
Çünkü o zaman benimle kıyaslanınca göt gibi görüneceksin. | Open Subtitles | لأنك عندها مقارنةً بوجهي ستكون أشبه بمؤخرة |
Mavi şeyden kazanacağımızla kıyasladığında kovada bir damla olur. | Open Subtitles | ذلك شيء قليل مقارنةً بما نود أن نرحبه من تلك المادة الزرقاء |
Senin efsane hikayelerinle karşılaştırırsak. | Open Subtitles | مقارنةً بقصصك القصيرة الملحمية |