Ben, iş hayatında evdekinden daha çok aiama kaydettiğimize ikna olmuş durumdayım. | TED | لقد اصبحت مقتنعة اننا احرزنا تقدما اكثر في العمل اكثر من المنزل. |
Değerim hakkında ikna olmuş durumdaydım ve yine de korkudan çılgına döndüm. | TED | كنت مقتنعة أن القيمة تكمن هناك، وكنت ما أزال خائفة من ذكائي. |
Sabahleyin şans getirsinler diye giymiştim ama şimdi lanetli olduklarına ikna oldum. | Open Subtitles | لبستهم هذا الصباح من أجل الحظ الجيد والآن أنا مقتنعة أنها ملعونة |
Deli kadının teki benim mikroplarımın onu hasta ettiğine inanıyor. | Open Subtitles | إنها امرأة مجنونة مقتنعة بأن جراثيمي أصابتها بالمرض. |
Ayrıca kesinlikle eminim ki, bugün birçok yardım fakirlere doğrudan verilmesinden daha iyi olmayacak. | TED | كما أنني مقتنعة قطعا أن الكثير من المساعدات اليوم ليست أفضل من إعطاء المال مباشرة للفقراء. |
FBI, öldürüldüğünden emin ama onlara bunu sen söylemedin değil mi? | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية مقتنعة أنّك قُتلت، لكنّك لم تخبرهم بذلك، أليس كذلك؟ |
4 ay boyunca, yaşadıklarının deneyimlerinin hepsinin birer halüsinasyon olduğuna inandırmış kendisini. | Open Subtitles | ومنذ أربعة أشهر للآن.. وهي مقتنعة بأن حياتها, وكل شيء قد واجهته, |
İki yıl önce buraya geldim ve atladığına ikna oldum. | Open Subtitles | كما تعلمين، وقفت هنا تماماً منذ سنتين، مقتنعة بأنه سيقفز |
Ancak, öğrencilerimden biri, Charlotte adında birinci sınıf öğrencisi, pek de ikna olmamıştı. | TED | ولكن أحدى تلامذتي ، طالبة اسمها شارلوت ، لم تكن مقتنعة. |
Yani, daha zengin dünyadaki yaygın olan teknolojileri gıdaları dönüştürmek için kullanabileceğimize ikna oldum böylece. | TED | وإذاً أنا مقتنعة أننا لو استطعنا إطلاق التقنيات التي هي اعتيادية في العالم الغني سنصبح قادرين على تغيير الغذاء. |
Bu işi 30 senedir yapıyorum ve şimdi daha fazla ikna oldum ki, insanın kapasitesi değişmeye başlıyor. | TED | لازلت افعل هذا لمدة اكثر من ثلاثون عاما و انني مقتنعة , الان اكثر من السابق في مقدرة البشر في التغيير |
İlaç şirketleri, kadınlar doğurganlıkları için saptanmış bir tedavi almaya ikna olduğunda haksız kazanç elde ediyorlar. | TED | وجني أرباح لا توصف لشركات الادوية عندما تصبح المرأة مقتنعة بأنها يجب ان تأخذ الدواء الموصوف لكل ما تنجبه من الأرواح. |
İşte burası benim ikna olduğum noktadır, sıradan yatırımları desteklemek için böylece biz toplu olarak bir güce sahip oluruz. | TED | لهذا السبب أنا مقتنعة بأننا نملك جماعياً القوة لجعل الاستثمار المستدام الوضع الطبيعي الجديد. |
Jules'la tanışan her kadın, onu benden daha iyi tanıdığına inanıyor, ya da Arden'dan. | Open Subtitles | كل إمرأة قابلت جولز كانت مقتنعة أنها تفهمه أفضل مني أو آردن بالنسبة لذلك الأمر |
Gerçeği konuşmak gerekirse, babanın onlara para vermeni aklından bile geçirmediğine eminim. | Open Subtitles | لكن لأقول الحقيقة،إني شخصيا مقتنعة أن والدك لم تكن لديه فكرة عن إعطائك لهم مالاً |
Artı işareti daha çok bölü işaretine benziyordu. O yüzden emin olamadım. | Open Subtitles | وايضا اظهر نتيجة اجابية لذا فانا غير مقتنعة |
Beni yeteri kadar tahrik ederse, onunla danslı yardım gecesine gideceğime kendini inandırmış. | Open Subtitles | انها مقتنعة بأنها إذا أزعجني بما فيه الكفاية سوف اذهب للحفل الخيري الراقص لن يحدث هذا |
Bu binanın Üç Ana'yla bir şekilde bir bağlantısının olduğuna inanmış. | Open Subtitles | وهي مقتنعة بأن هذا المبنى له ارتباط مع هؤلاء الأمهات الثلاث |
İyi rosto pişirmemin, iyi koca bulmama yardımcı olacağına inanıyordu. | Open Subtitles | كانت مقتنعة بأن طهي اللحم بطريقة مناسبة سيساعدني على إيجاد الزوج المناسب |
Evet, ama tatmin olmadım. Dışarıda pek çok manyak var. | Open Subtitles | نعم, أنا لستُ مقتنعة هناك الكثير من المجانين في الخارج |
Ona aptalca bir ayrılık telgrafı gönderdiğime inanmıştı. | Open Subtitles | بدت مقتنعة بأنني أرسلت له برقية أطلب بها الإنفصال |
Bütün cevapları tek başına bulacağını düşünüyor. | Open Subtitles | مقتنعة إنها تستطيع أيجاد كل الأجوبة بمفردها. |
Çünkü bunun sonunda bizi aşık edecek olay olduğuna ... çok inanmıştım. | Open Subtitles | لأنني كنت مقتنعة تماما أن هذا يوفي بالغرض أخيرا ويجعلنا نكون عاشقين |
Annem, Rosa'nın ölümünün kendi hatası olduğuna emindi. | Open Subtitles | أن أمي كانت مقتنعة بأن موت روزا كان بسببها |
Sadece "nişanlım" diyebildi çünkü o gece odada başka bir şeyin daha öldüğüne inandı. | Open Subtitles | استطاعت ان تقول خطيبي فقط لأنها مقتنعة ان شيئا اخر مات في تلك الغرفة في تلك الليلة |
Ailenin ve öğretmenlerinin anlattığı şeylere öyle inanmışsın ki, onları yüce gerçekler olarak tartışmasız kabul ediyorsun. | Open Subtitles | أنكِ مقتنعة بشدة أن كل ما علمه لكِ والديك و أساتذتك حقيقة مجردة لا نقاش فيها |
Orada yüzünü gördüm. Ariel için bunun kötü sonlanacağına kendini inandırmışsın. | Open Subtitles | لقد رأيت وجهك هناك، كنت مقتنعة أن نهاية موضوع أريل ستكون سيئة |