Sonra başka bir yere gidip onun adını bir daha anmayacağız. | Open Subtitles | ونُنهي هذا الأمر، ثم ننتقل إلى مكانٍ آخر ونصرف النظر عنها |
Anladımki eğitimim beni başka bir yere gitmem için için hazırlıyor o eğitimin ait olduğu başka bir çevreye bir şeyler vermem için. | TED | أقصدُ، عرفتُ للتو بأن تعليمي يهيئني للذهاب إلى مكانٍ آخر وممارسة المهنة والعطاء في بيئة أخرى تستحق. |
Ya da geri dönüp başka yere gidebilirler. O zaman onları trafikte kaybedebiliriz. | Open Subtitles | أو ربما يرجعوا و يذهبوا إلى مكانٍ آخر و نفقد أثرهم وسط الزحام |
başka yerde yapacak bir iş bulamaz mısınız acaba? | Open Subtitles | أتسائل ما إذا كان بإستطاعتكم العثور على شيء لتفلعونه في مكانٍ آخر ؟ |
Burada ya da başka bir yerde bir kızı eğitmek isteyen birini bulacaksın. | Open Subtitles | يمكنكِ العثور على مدرب في هذه الصالة أو في مكانٍ آخر وسيرحب بتدريبك |
Arabamı bekleyecek başka bir yer de bulabilirim. | Open Subtitles | يمكنني إيجاد مكانٍ آخر لأنتظر سيّارتي فيه. |
Cesedi başka yerden getirip suyu bozsun diye kuyuya attıklarını söylüyor. | Open Subtitles | لقد أتوا به من مكانٍ آخر ورموه في البئر لإفساد المياه |
- Birilerinin eşyalarını çalmak istiyorsan başka yerlere bakmalısın. | Open Subtitles | ماذا ؟ أردتك أن تعلم فحسب . إن أردت أغراض شخصٍ آخر . يجب أن تبحث في مكانٍ آخر |
Sen buradasın. Seni başka bir yere götürsek iyi olacak. | Open Subtitles | إننا هنا، ويجدر بنا التحرّك إلى مكانٍ آخر |
Dostlar, sanırım bu parti başka bir yere taşınmak zorunda. | Open Subtitles | دقيقة يارفاق, أعتقد أنه يجب ان تنقلوا هذه الحفلة الى مكانٍ آخر |
Neden o yapmacık, boktan, banliyö götünüzü başka bir yere götürmüyorsunuz? | Open Subtitles | لذا، لمَلا تذهبعنّا، وتأخذ معك مؤخرتك إلى مكانٍ آخر ؟ |
Tamam dostum, ben de başka bir yere giderim. | Open Subtitles | حسناً يارجل يمكنني الذهاب إلى مكانٍ آخر. |
Kulak kabarttığım için kusura bakma. Ama bence yardım için başka bir yere bakmalısın. | Open Subtitles | اعذريني على التنصّت، لكنْ أعتقد عليكِ البحث عن مساعدة في مكانٍ آخر |
Anlaşılan başka yere taşınmamız gerekecek. | Open Subtitles | يبدو أنّنا سنضطر إلى التخييم في مكانٍ آخر. |
Şu andan itibaren, ...sadece gözlerimin içine bakacaksınız, ...başka yere bakmak yok. | Open Subtitles | من الآن فصاعدًا، أنظري في عيني، لا تنظري في مكانٍ آخر. |
Tabii, eğer başka yere gitmek isteyen varsa, özgürdür. | Open Subtitles | بالطبع , إن كان لأحدكم حاجةٌ مُلحّة ..ليكون في مكانٍ آخر فهو حرّ بالذهاب |
Bakın, çocuklar gidin başka yerde takılın. | Open Subtitles | استمعوا، تحرّكوا يا رفاق اذهبوا وتسكّعوا في مكانٍ آخر |
Eğer onu eğitmeyi beceremeyeceklerse, işime başka yerde bakacağımı söyledim. | Open Subtitles | قلت لهم إن لم يستطيعوا تعليمها، فسأنقل عملي إلى مكانٍ آخر. |
Yüreğimle konuşacağım. Bunu burada yapmama müsaade etmezseniz başka bir yerde yaparım. | Open Subtitles | سأتكلم من قلبي إن لم تسمح لي هنا، سأتكلم من مكانٍ آخر |
Evet, tabi ama, şehir hapishanesinden çıkarılıp... başka bir yerde koruyucu gözaltında tutulması gerek. | Open Subtitles | نعم بالتأكيد ، لكنه يحتاج أمرًا بنقله من مركز حجز بالتيمور لسجنٍ أكثر أمنًا في مكانٍ آخر |
Evet, eğer ki bu durumları devam ederse kendine yaşayacak yeni bir yer bulman gerekecek. | Open Subtitles | أجل، إن لم يبدآ بالتعايش مع بعضهما البعض، يجب عليكَ إيجاد مكانٍ آخر للعيشِ. |
başka yerden alabileceklerine inanmıyorlar. | Open Subtitles | لا يُصدّقون أن بامكانهم الحصول عليها من أى مكانٍ آخر. |
İçerideki adamlarınızın son zamanlarda başka yerlere aktarıldığını bilecek kadar da bağlantım mevcut. | Open Subtitles | وإنّي على معرفة كافية أنّ عدداً من زُملاؤك بالسجن قد تمّ نقلهم إلى مكانٍ آخر في الآونة الأخيرة. |
Başka bir yerden silah bulabilir mi sence? | Open Subtitles | أتعتقد بأنّه بإمكانه الحصول مسدسٍ من مكانٍ آخر ؟ |