Ancak dünyada erkeklerin kadınlar kadar uzun yaşadıkları bir yer var. | TED | ولكن هناك مكان واحد في العالم يُعمر فيه الرجال مثل النساء. |
İnsanları sokabileceğiniz bir tek yer var, gerçekten önemli olan bir yer. | Open Subtitles | هناك مكان واحد فقط يمكنك لدغ البشر فيه، مكان واحد مهم جداً |
Parçacık, tanımı gereği, herhangi bir anda tek bir yerde olur. | TED | الجسيمات حسب تعريفها توجد في مكان واحد في أي لحظة زمنية. |
Tek bir yerde yaşamaya inanmıyor musunuz, Bay Quick? Ailem taşındı. | Open Subtitles | انت لا تعتقد بالعيش في مكان واحد يا سيد كويك ؟ |
aynı yerde 2 veya 3 günden uzun süre kalmaz. | Open Subtitles | لن تبقى فى مكان واحد أكثر من يومين أو ثلاثة |
Bir yere: tasarım bebekler, dünyanın neresinde olursanız olun ya da hangi etnik kökenden, bebekler işte buna benzeyecek. | TED | مكان واحد: تصميم الأطفال، أين، لا فرق، أين أنت على الكوكب أو ما هو أصلك، سيبدو الأطفال مثل هذا. |
Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsak gidilebilecek tek bir yer var. | Open Subtitles | لو أردنا أن نكتشف الحقيقة، هناك مكان واحد نذهب إليه |
Şehirde sadece bir yer satıyor vee hepsini bir adam satın almış. | Open Subtitles | مكان واحد فقط في المدينة يبيعها وشخص واحد اشترى كل ما لديهم |
Devamlı korunmasız gezip yalnız olduğu sadece bir yer var. | Open Subtitles | يوجد مكان واحد فقط سيكون به وحيدًا حيث يكون مكشوف |
Olay patlak verdiğinde, hepimizi buradan uzak bir yerde bir arada tutmak istiyorlar. | Open Subtitles | أرادنا جميعاً أن نكون في مكان واحد بعيداً عن هناك عندما يحدث ذلك |
Ve bu zeytin yağı büyükşehir bölgesinde sadece bir yerde satılıyor, | Open Subtitles | وهذا الزيت يباع حصراً في مكان واحد في منطقة وسط المدينة |
Ye, çalış, alışveriş yap, oyun oyna, hepsi bir yerde. | Open Subtitles | الأكل , العمل ,التسوق اللعب كل ذلك في مكان واحد |
Oradan sonra da gidebileceği ancak bir tek yer var. Kendi mezarı. | Open Subtitles | حث سيتمكن من الذهاب إلى مكان واحد فقط ، إلى الاسفل |
Evim diyebildiğim tek yer var, o da sen orada olduğun için... | Open Subtitles | ثمّة مكان واحد بالعالم أدعوه منزلي وهذا لأنك فيه. |
Kendime olan saygımı kazanabildiğim tek yer sokaklar. | Open Subtitles | لأن الشارع هو مكان واحد أين يمكنني كسب الاحترام بلدي. |
30 yaşıma kadar yollarda geçti, aynı yerde bir haftadan fazla kalmadım. | Open Subtitles | أدوّر عجلاتي لنهاية العشرينات لم أمكث أكثر من أسبوع في مكان واحد |
Burası çiftçilerin hayvanlarını bir yere getirip su ve yiyecek aldıkları bir yerdi. | TED | حيث يستطيع المزارعون جلب حيواناتهم إلى مكان واحد والحصول على العلف والماء. |
Ve genelde yaptıkları iş yapmak için bütün bu insanların bir yerde bir araya gelmeleri gerektiğine karar vermek. | TED | ما يفعلونه بالضبط , أنهم يقررون إن كل هؤلاء الناس في حاجة للعمل معا في مكان واحد للقيام بذلك العمل. |
Hiçbir zaman aynı yere zıplama. Kalbin için kötü olur. | Open Subtitles | . لا تقفز أبدا ً فى مكان واحد هذا سيىء للقلب |
Sinyalin belki de sadece bir yerden geldiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنه يقول أن الإشارة ربما يكون مصدرها هو مكان واحد |
Karanlık madde olmadan bir noktada asla yeteri kadar madde biriktiremezsiniz. | TED | وبدون المادة المظلمة، لا تستطيع أن تجذب كتلة كافية في مكان واحد. |
Bu işçiler çiçek virüsünün hayatta kaldığı dünya üzerindeki tek yere gidip, çiçek hastalığı kaptıktan sonra ölmek için evlerine döndüler. | TED | والقبض على مرض الجدري في مكان واحد المتبقية التي كان الجدري، وتوجه إلى منزله للموت. |
Söylemiştim daha önce sana ikimiz de aynı yerden geliyoruz. | Open Subtitles | لقد أخبرتك من قبل لقد أتينا من مكان واحد |
Banliyöde alışveriş yaparken sadece bir yer bir kızın doğum gününde isteyebileceği her şeyi barındırır. | Open Subtitles | عند التسوق في الضواحي ...هناك مكان واحد فقط يحتوي على كل شئ قد تتمناه فتاةُ ...لعيد ميلادها |