| Bize küçük tatlı bir kasaba buldun. Bunun için sana minnettarım. | Open Subtitles | لقد وجدت لنا بلدة لطيفة وفوائد مخفضة , أنا ممتن لك |
| Konukseverliğinize minnettarım. Teşekkür ederim. Kocanıza da. | Open Subtitles | أشكركم على حسن الضيافة أنا ممتن لك ولزوجتك أيضا |
| Bu konuyu dikkatime sunduğun için sana minnettarım. | Open Subtitles | أنا ممتن لك لأنك لفتَّ نظري إلى هذا الأمر |
| Unutulmayacak bir şey yaparak, sonsuza kadar minnettar kalınacak bir şey... | Open Subtitles | بفعل أشياء لا تنسي شئ سأكون ممتن لك به إلي الأبد |
| Sağol eski dostum. Çok makbule geçti. | Open Subtitles | ، شكراً أيها التلميذ السابق ، أنا ممتن لك كثيراً |
| minnettarım, Bay Daniels ama kapıyı bulabilirim. | Open Subtitles | أنا ممتن لك سيد دانيالز و لكن يمكنني الخروج من هنا بمفردي |
| Bayan Lemon, çok minnettarım ama hipnoza ihtiyacım yok. | Open Subtitles | آنسـة ً ليـمون ً . أنـا جـد ممتن لك أنـا حقـا لست فـي حاجة إلـى التنـويـم المغناطيسـي |
| Geçen gece için çok minnettarım. Gilda yardım ettiğini söyledi. | Open Subtitles | أنا ممتن لك كثيراً عن تلك الليلة قالت غيلدا أنك كنت صلباً |
| Um,hayatımı kurtardığın için sana minnettarım. Arkadaşlarımı özgür bırakmak için bana... ..yardım etmek isteyip istemediğini... | Open Subtitles | أنا ممتن لك لإنقاذك حياتى وكذلكلمساعدتكلىلتحريرأصدقائى.. |
| Yeğenim için yaptıklarına minnettarım. | Open Subtitles | أريد أن أقول لك أننى ممتن لك لما فعلته مع إبن أختى |
| minnettarım, ama kovuldun. Dışarıdasın. | Open Subtitles | أنا ممتن لك , لكنك أصبحت مكشوفاً أنت مطرود |
| Cranford'a geldiğimden beri bana gösterdiğiniz nezaket için size minnettarım efendim. | Open Subtitles | أنا ممتن لك سيدي ,على اللطف الذي أريتني منذ مقدمي للعيش في كرانفورد |
| Benim sırrımı sakladığın için sana ne kadar minnettarım bilemezsin ve son günlerimi seninle ve çocuklarımla geçirmeme izin verdiğin için. | Open Subtitles | أنت لن تعرفي كم ممتن لك بأنك أبقيتي سرّي وسمحتي لي بقضاء آخر أيامي معك والأطفال |
| Bak, benimle beraber, çifte randevuya gelmek istemediğini biliyordum ve geldiğin için sana minnettarım. | Open Subtitles | انا اعلم انك لم ترد الخروج معي في موعد مزدوج لذا انا ممتن لك |
| Başbakanım, bu toplantıda benimle buluştuğunuz için çok minnettarım. | Open Subtitles | أيها الوزير, أنا ممتن لك لموافقتك على مقابلتي في هذا الوقت |
| Bak, Ilsa bana yardım ettiğin için çok minnettarım, ama- | Open Subtitles | انظري يا السا أنا ممتن لك لمساعدتي في الخروج لكن-- |
| Bu defilede çalışmamı sağladığın için sana minnettarım! | Open Subtitles | لسماحك لي بالمشاركه في هذا العرض ان ممتن لك للغاية |
| - Benim söylemek istediğim... ölümünden önce... birine ihtiyacı varken, annem için yaptığın... her şeye minnettar olduğum. | Open Subtitles | ما أحاول قوله كم أنا ممتن لك لك, ولكل شيء فعلته لأمي قبل أن تموت, عندما إحتاجت شخص ما |
| Teşekkür ederim mi? Bizi aptal gibi gösterdiğin için ne kadar minnettar olduğumu mu? | Open Subtitles | شكرا لك أنا ممتن لك لجعلنا نبدوا مثل الحمقى |
| Senin kibarlığın sayesinde başardığım için sana içtenlikle minnettar olduğumu söylemek isterim. | Open Subtitles | وأنا بصفتي المنافس الناجح نجحت من جراء لطفك أود أن أخبرك بأني ممتن لك جدًا |
| Çok... Çok makbule geçti. | Open Subtitles | و انا ممتن لك |