Cehennemde birbirini kollamayan kadınlar için özel bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان مميز في الجحيم للمرأة التي لا تدعم المرأة |
Belki toplarla ilgili özel bir şey var. | TED | وربما أن هناك شيء ما مميز في الكرات الزرقاء. |
Bir izleyici olarak, izlerken beynimde özel bir kalıp vardır. | TED | الآن وبالنسبة لي، كمشاهد، يظهر نمط مميز في دماغي عند مشاهدتي لذلك المشهد. |
"Çok uzaklarda aile sahibi olmak isteyen çok özel bir çocuk olduğunu duymuşlar. | Open Subtitles | وسمعا أنه كان هناك طفل مميز في بلد بعيد جدًا يريد عائلة |
Eğer bu gösteri sırasında ki özel fırsatı göremezseniz. | Open Subtitles | اذا لم يقدموا شئ مميز في هذا الافتتاح |
Size bunun bir örneğini vereceğim ve sizi dünya geçmişinde özel bir zamana götüreceğim. | TED | سأعطيكم مثالًا لهذا وسآخذكم إلى وقت مميز في ماضي الأرض. |
Ya da dile sahip olmasına imkan tanıyan, beynindeki özel bir şey olabilir. | TED | ربما هو شيء مميز في مخه يجعله يستطيع تحدث اللغة |
Ya da alet yapmasına veya matematiğe imkan tanıyan, beynindeki özel bir şey... | TED | ربما هو شيء مميز في مخه يجعله يستطيع صنع الأدوات وفهم الرياضيات. |
Doğum günün için gidip özel bir şeyler yapmaya çalışayım aldığım minnet de bu olsun! | Open Subtitles | أحاول تقديم شيء مميز في عيد مولدك، وهذا هو الشكر الذي ألقاه، لقد أفسدت كل شيء الآن |
Bilgin olsun, bence banyoların özel bir yanı yok. | Open Subtitles | ولمعلوماتك لا أظن شيء بعيد مميز في حمامك |
- Üst kat çok karmaşıktır. - Ben özel bir şey görmedim. | Open Subtitles | بالطابق الثاني ستضح الأمور لا يوجد شئ مميز في هذا 0 |
Eğer cehennemin en korkunç cezası buysa, o zaman bu adama yaptıklarınızdan ötürü cennette sana ve ablana ayrılmış, özel bir yer olmalı. | Open Subtitles | إن كان ذلك أسوأ ما تيقدمه الجحيم، فلابدّ أن هناك مكان مميز في الجنة، محجوزة لك ولأختك، |
Göktaşı avcılığı dünyası küçüktür, bu nedenle kimsenin nereye gittiğimi bilmesini istemedim çünkü Melbourne'de özel bir şey arıyorum ve UBV, projemi gizlilikle yürütmeme izin veriyor. | Open Subtitles | . لم أريد أن يعلم إلي أين أنا ذاهب فعلا لإني أبحث عن شئ مميز في ميلبوبورن |
Bayanlar baylar, bu gece özel bir konuğumuz var. | Open Subtitles | سيداتي سادتي لدينا شخص مميز في الصالة الليلة |
Geri döndüğümde bu köpek kabında özel bir şeyler olsa iyi olur. | Open Subtitles | من الافضل ان يكون هناك شئ مميز في طبق اكل الكلب عندما اعود |
Onun içinde özel bir şey olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُون هناك شيء مميز في الولدِ |
İzleyiciler ona bayılıyor ve paten kayışında gerçekten özel bir şey var. | Open Subtitles | الجماهير تعشقها وهناك شيء حقيقي مميز في تزلّجها |
Bir cümle içinde bu kadar çok "özel" lafının kullanıldığını hiç duymamıştım. | Open Subtitles | لا اعتقد انني سمعت شخصا يستعمل الكثير من "مميز"في جمله |
Bugünkü konserimizde çok özel konuklarımız var. | Open Subtitles | هناك شخص مميز في الحفل معنا اليوم. |
Eğer bu gösteri sırasında ki özel fırsatı göremezseniz. | Open Subtitles | اذا لم يقدموا شئ مميز في هذا الافتتاح |