Bugün hakkında konuşmak istediğim konu babamın durumundaki diğer insanlara nasıl yardım edebiliriz, çünkü kanser araştırmalarına yatırım sağlamak konusundaki düşüncelerimizi değiştirmek zorundayız. | TED | و الذي أريد مناقشته اليوم هو كيفية مساعدة أشخاص كوالدي, لأنه من المهم تغيير طريقة تفكيرنا فيما يتعلق جمع الأموال لتمويل أبحاث السرطان. |
Tamam, yalnız konuşmak istiyorsun demek ki... | Open Subtitles | . .حسناً ، إذا كنت لا تريد مناقشته إلا لوحدنا |
Bir sorun olduğu belli. Bunu şu anda konuşmamız gerektiğini söylemiyorum. | Open Subtitles | واضح أنّ هناك خطب ما ولستُ أقول أنّ علينا مناقشته الآن |
Bir sorun olduğu belli. Bunu şu anda konuşmamız gerektiğini söylemiyorum. | Open Subtitles | واضح أنّ هناك خطب ما ولستُ أقول أنّ علينا مناقشته الآن |
tartışmak istediğin sahici bir dedektif işi çıkarırsan haber verirsin. | Open Subtitles | و ابلغيني عندما يكون لديكي عمل تحقيق فعلي تريدي مناقشته |
Birlikte çalışacaksak, ilk Tartışmamız gereken şey strateji. | Open Subtitles | لو كنا سنعمل معاً,أول أمر يجب علينا مناقشته هو الاستراتيجية |
Sizinle konuşmak istediğim acil bir mesele vardı. | Open Subtitles | هناك أمر بالغ الأهمية يجب علي مناقشته معكِ يا آنسة |
Sizinle konuşmak istediğim acil bir mesele vardı. | Open Subtitles | هناك أمر بالغ الأهمية يجب علي مناقشته معكِ يا آنسة |
Bu arada, konuşmak istediğiniz bir şey olursa... | Open Subtitles | و في نفس الوقت إن كان هناك ما تود مناقشته |
Telefonda konuşmak istemedi. Sonraki gün Aschen doktorlarla konuştum. | Open Subtitles | لم يمكنه مناقشته على الهاتف و فى اليوم التالى أخبرت أطباء الأشين |
Başkan'la konuşmak istediğin bir şey var sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان لديك شيئاً ما تود مناقشته مع الرئيسة |
Aldo, dün akşam konuşmamız gereken başka bir şey daha vardı. | Open Subtitles | ألدو، هناك شيء آخر كان علينا مناقشته البارحة. |
İlgilendiğim bir fikri vardı. Hemen konuşmamız lazımdı. | Open Subtitles | كان لديه فكرة أثارت إهتمامي، فأردت مناقشته في الحال |
Saati aldı hanımefendi... ve sizinle başka bir zaman konuşmamız gereken bir konu açtı. | Open Subtitles | استعاد ساعته، سيدتي وتطرق إلى موضوع آخر علينا مناقشته في وقت لاحق |
Ama Başbakan'ın tartışmak istediği tek şey kocanızın yeni meşgalesiydi. | Open Subtitles | كل ما أراد رئيس الوزراء مناقشته هو هواية زوجك الجديدة. |
Bunu daha sonra tartışmak istemiyorum. Hemen şimdi karar verilsin istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد مناقشته أريد تقريره هنا والآن |
İyi değil. İşten önce Tartışmamız gereken bir şey var mı? | Open Subtitles | أهنالك ما علينا مناقشته قبل أن نبدأ بالعمل؟ |
O kadar çabuk değil. Çözmemiz gereken başka bir konu var Bay Ronald. | Open Subtitles | ليس بهذه السرعة ، هناك أمر آخر يجب علينا مناقشته ، سيد رونالد |
Daha sakin bir yerde seninle konuşmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | هنالك أمراً أود مناقشته بمكان أكثر إنفراداً |
Derse gitmek zorundaysan şimdi... belki bir gece konuşabiliriz bunu? | Open Subtitles | لو أنك بحاجة للذهاب للفصل، فهل يمكننا مناقشته بإحدي ليالي هذا الأسبوع؟ |
Yalıtım konuşuldu zaten bina sahibiyle. | Open Subtitles | العزل تم مناقشته فى السابق مع مالك المبنى. |
Dr Soran. Anladığıma göre, görüşmek istediğiniz acil bir mesele varmış. | Open Subtitles | أتفهّم أن ثمّة أمر مُلِّح ترغب في مناقشته معي. |
- Sizinle görüşmem gereken bir şey var. | Open Subtitles | أنتتعملمتأخراً هُناك شيئاً اريد مناقشته معك |
konuşacak çok şeyiniz vardır. | Open Subtitles | أعتقد أن لديكما ما تودان مناقشته على إنفراد |
Gerekirse bunu sonra da tartışabiliriz ama şu an bu vakayla ilgilenmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | هذا حيث ينتمي لو كان الأمر ضرورياً فيمكننا مناقشته لاحقاً |