"منتصفه" - Traduction Arabe en Turc

• ortasında
• ortasını

1950'den 2050'ye kadar olan yüz yıllık sürece bakarsanız, bu yüz yıllık süreç, tüm dünya şehirlerini inşa ettiğimiz asır; bizim de şimdi tam ortasında olduğumuz.
و إذا نظرت إلى القرن من 1950 إلى 2050 هذا القرن حين نبني كل مدن العالم، القرن الذي نحن في منتصفه الآن.

Herkes birbiriyle konuşuyordu ve içinde ananaslar ve ortasında ufak vişneler olan bir jambon vardı.
كل شخص يتحدث مع الاخر وهناك لحم الخنزيز وعليه اناناس مع كرز في منتصفه

Bunlar defne çelenginin yapraklarını simgeliyor. Bunun ortasında da gümüş yıldız yer alır.
تمثّل الآشعة المُرمّزة المُحيطة بإكليل الغار، والذي يكون في منتصفه النجمة الفضّية.

İşin ortasında ölmenle son bulacaksa yolun ne kadar hızlı olduğunun hiç önemi yok.
لا يهم مدى سرعة الطريق إن كان سينتهي بك المطاف ميتاً في منتصفه

"Sayın başkan, Bay Kennedy siz ve ben ortasında bir düğüm olan bir ipi çeken iki kişi gibiyiz, çektikçe düğüm daha da sıkılaşıyor ve düğümün kılıçla kesilmesi gerekecek niçin baskıyı azaltmıyoruz hem belki düğümü çözeriz?" yazıyordu.
السيد الرئيس، السيد كينيدي، مثلي أنا وأنت كرجلين يتجاذبان حبلًا في منتصفه عقدة وكلًما جذبنا أقوى، كلًما إزدادت العقدة إحكامًا حتى سيتعين علينا في النهاية قطعها بالسيف فلما لا نرخي الحبل قليلًا وربما حينها نصبح قادرين على حل العقدة؟

Yatakta kal. Yatağın tam ortasında.
فلتبقي على السرير في منتصفه تماماً

Aşılarını olmuştu, ama yeni bir virüs olduğunu söylediler ve hastalığının ortasında korkunç kabuslar görmeye başladı.
كان قد لقح ...لكنه كان نوعاً جديداً وفي منتصفه... كان يرى أحلاماً مروعة

Kalp şeklindeki bir yüzme havuzunun ortasında şişme yatağın üstünde, erotik görünüşlü bir kadın vardı ki o yumurtaydı.
شاهدنا ذلك المسبح ذو شكل القلب و في منتصفه سرير مطاطي يطفو على الماء و إمرأة متتمدة عليه و تبدو مغرية, و كانت تمثل البويضة

Tam ortasında geldin hatta.
في الحقيقة , أنت جئتنا في منتصفه

Eski bir erkek arkadaştı ve tam ortasında onunla neden ayrıldığımızı hatırladım aniden ve John'u neden çok sevdiğimi.
لقد كان حبيب سابق, في منتصفه, تذكّرت فجأة لماذا انفصلنا في المقام الأول, و لماذا أحببت (جون) كثيراً,

Evimiz onun ortasında kaldı. Yandı kül oldu.
وبيتنا في منتصفه لقد دُمر

Ama ben hep ortasında yetişirim.
دائماَ أصله في منتصفه

O sadece-- randevunun ortasında terk etti.
لقد غادرت في منتصفه

Baygınlığın tam ortasında kendime geldim.
أستيقظت في منتصفه تماما